İsterseniz önce biraz Etiyopyayi taniyalim. Son günlerde Etiyopyayi televizyon ekranlarindan yüreklerimizin
derinliklerine hitab eden bu görüntülerle tanir olduk.
Iskeletleri çikmis, her tarafindan yoksulluk ve dram akan bu
görüntüler, adeta zihinlerimize naksetti. Bu görüntüleri izlerken bir gerçek
zihinlerimizi kurcaliyordu.
"Dünya zenginlestikçe, Etiyopya'nin fakirlesmesi.." |
|
Tarihi geçmisi çok eskilere dayaniyor Etiyopya'nin.
Bir zamanlar Habesistan olarak bilinen burada hala tarihin kalintilarini görmek mümkün.
Üç semavi din de daha peygamberleri döneminde ulasmis Habesistan'a...
Etiyopya'nin nüfusu 60 milyon'u geçiyor....
Ülkede onlarca kabile bir arada yasiyor...Tam 82 iki dil konusuluyor Etiyopya'da.. |
|
Iste bu kalabalik nüfusun ortalama %45'ini müslümanlar olusturuyor. Ve Müslümanlarin tamami, bölgedeki diger ülkelerde oldugu gibi safii
mezhebine bagli. Evet Müslümanlar nüfusun çogunlugunu olusturuyorlar... ama yönetimde
o kadar etkili degiller..Yönetim, Hristiyanlarin elinde.
Etiyopya'da Hristiyanlar Nüfusun Yüzde 30'u nu olusturuyor...
Ve Hristiyanlarin tamami ortodoks ... |
|
1991 yilina kadar burada iç savas vardi. Silahli gruplar komünist
yönetimi karsi savastilar ve Komünist yönetimi devirdiler...
bu tarihte Eritre, Etiyopya dan ayrilarak bagimsizligini kazandi...
Ancak bir süre sonra Eritre ile Etiyopya arasinda savas basladi..
Açlik felaketinin baslamasiyla birlikte savas simdilik durdu.Şimdi
eyalet sistemine dayali bir yönetim var Etiyopya 'da...
Baskent Adisababa, ülkenin en büyük merkezi..
Nüfusu 3 milyon civarinda...Adisababa, bütün dinlerin ve kabilelerin ortak yasadigi
kent olarak biliniyor...
Adisababa'da tipik bir afrika kenti görüyoruz. |
|
Adisababa'dan Hareket ediyoruz...
Hedef: Milyonlarca insanin açligin pençesinde çirpindigi
felaket bölgesi...
Önümüzde, yaklasik 700 km uzunlugunda bir yol var...
Yolculugumuz oldukça ilginç geçiyor...Adisababa'dan uzaklastikça fakirligin arttigini
gözlemliyoruz. |
|
Yer yer Kabile köylerinden geçiyoruz.. zaman zaman
köylülerle konusuyoruz.
Yol üzerinde çesit çesit afrika hayvanlariyla karsilasiyoruz..
En fazla karsilastigimiz hayvan büyük bas hayvanlar...
Burada Etiyopya'nin Afrikanin en fazla büyük bas hayvan barindiran ülke oldugunu hatirliyoruz.
Maymun sürüleri ise bize Afrikada oldugumuzu hatirlatiyor.
|
Yollar uzadikça uzuyor ve nihayet gece karanliginda
felaket bölgesine en yakin kente variyoruz. Burasi
Harar...
Ertesi gün felaket bölgesine dogru yola devam ediyoruz...Yine ilginç seylerle karsilasiyoruz
Yolumuz oldukça zorlu...
Artik somali sinirlarina yakin ciciga bölgesindeyiz...Yani felaket bölgesi....Yol
üzerinde aç insanlar bekliyor
bizleri..
|
Gördügümüz manzara gerçekten içler acisi...
Bu çocugun durumu içler acisi... Annesi, sirtindaki bu iki yavrusunu açligin
pençesinden kurtarmak için tam
700 km yol yürümüs...Evet, anne kendisi yiyecek bulamadigi için çocugunu
emziremiyor...Aslinda bu annenin hali burada ki
diger annelerinde halini anlatiyor bizlere...
yanlarindan ayrilirken içimizde ifade edemedegimiz bir burukluk tasiyoruz.. |
|
|
Yola devam ediyoruz... Ve iste yol kenarinda
bir baska grup...bu insanlarda aç... Yiyecek bir seyler ariyorlar...
Burada en merak ettigimiz sey bu insanlarin ne yiyip ne
içtikleriydi? kiminle konustuysak hep ayni seyleri söylüyorlardi.
"Sadece agaçlarin yapraklarini yemek suretiyle ayakta kaliyorlardi." |
|
yanlarina yaklasiyor ve dertlerini dinlemeye çalisiyoruz...Mikrofonumuzu
kucaginda yavrusuyla beklesen anneye uzatiyoruz... Bu sansli
bir anne... Buldugu kaktüs meyvesini iki çocugu ile paylasiyor
O kadar dertliler ki, dinlemek onlarin derdine çare olmuyor
elbette.... |
Sonunda yürümeye devam ediyorlar.. Belki bir baska yerde bir damla
su veya bir lokma yiyecek buluruz ümidiyle...
Yolumuza devam ediyoruz ve iste açligin pençesinde çirpinan bir
baska grup...
Bu insanlar da yiyecek ve su bekliyorlar...
Anneler kucaklarindaki yavrularini emzirmeye çalisiyorlar ...ama
nafile çünki yeterli gida alamadiklari için sütten kesilmisler...
Ve iste hiç bir zaman unutamayacagimiz an...
bu yavru, yiyecek bulamadigi için elindeki tasi kemiriyor... |
|
|
Hayatta her seyini kaybetmis bu çaresiz adamin adi
Numan... "6 çocugum vardi.. Üçü açliktan öldü...
biz yiyecek bir sey bulamiyoruz... Sadece buldugumuz yesil otlari yiyoruz"
Aslinda burada kiminle konustuysak ayni seyleri söylüyordu. Burada
herkes bulabildigi otlari, agaç yapraklarini yiyerekayakta kalmaya çalisiyorlardi
..."yiyecek bir sey bulamiyoruz... Hayvanlarimiz yolda öldü... Üç cocugumda açliktan
öldü.. Ne yapacagimizi bilemiyoruz" |
Dedik ya... hikaye hep ayni... Hepsi ayni kaderi paylasiyorlar...Yardim
umuduyla beklesiyorlar, umutlari kesildikten sonrada yeniden yollara düsüyorlar...
Baska bir felaketzede grubuna dogru yola çikiyoruz... Ama yol kapali
oldugu için ilerleyemiyoruz.. sadece açligin pençesinden kurtulabilmis bir kaç kisi
daha buluyoruz... Durum yine vahim...
Evet... bunlarin da digerleri gibi yiyecek hiç bir seyleri yok...
Iste sansli insanlardan bir kaçi daha... esyalarini develerine
yüklemis, bir damla suyun bulundugu meçhule dogru yürüyorlar...
Burada hayvanlarda insanlarin kaderine paylasmisti.
Arabamiz bu zorlu yollari kat ederken pencereden ölmüs hayvanlarin
kokulari geliyordu içeriye...
Ölen hayvanlarin ak babalara ve vahsi hayvanlara yem olduklarina
tanik oluyoruz...
Artik felaket bölgesinden baskent Adisababa ya dogru dönmek
durumundayiz.
Dönüste bir köyden geçiyoruz... Burasi
açlikla pençelesmiyor.. Ama gel görki buranin da diger yerlerden pek farkini
göremedik.
"Biz bu çadirda 12 kisi kaliyoruz...Daha önce misir ekiyor ve
yiyorduk ancak simdi kuraklik var, bir sey ekemiyoruz.."
Anlasilan Etiyopya'da yoksulluk felaket tahminimizden daha
büyüktü... |
|
artik ayrilis vakti gelmisti.
Felaket bölgesinden ayrilirken günes batiyor ve açligin üzerine
birde karanlik çöküyordu.
Şimdi yeniden Baskent Adisababa'dayiz... Türkiyenin Etiyopya
büyük elçisi Murat Bilhan açligin boyutlarini anlatiyor bizlere.
Etiyopya büyük elçisi açligin nedenlerinide anlatiyor..
Büyük Elçi Murat Bilhan son olarak Türkiyeden Etiyopyaya yapilacak
yardimin önemine deginiyor....
Anlasilan bu ülkenin derdi, tahminlerimizden
daha büyüktü...
Türkiyeye dönerken, geride açligin pençesinde çirpinan
milyonlarca insani acilariyla basbasa birakmistik.. |
|
Hani
"Biraz kendinizi dinleyin: afrika'nin derinliklerinden, zayif
bir inleme sesi duyacaksiniz..." demistik.
Bilmiyoruz o sesi isitebildinizmi?
Etiyopya'da bugün 9 milyon insan açiligin pençesine kivraniyor.
Burada her gün yüzlerce insan açliktan ölüyor.
Felaket bölgesinde gezinirken en fazla merak ettigimiz sey,
ölümden kurtulabilmis olan bu insanlarin nasil ayakta kalabildikleriydi.
|
Çünkü nereye gitsek, yiyecek ve içecek adina
hiç bir sey göremiyorduk. Kendilerine sordugumuz da aldigimiz cevap ürkütücüydü.
Evet ...Bu insanlar bir tek seyle besleniyorlardi. Çevrede bulunan agaçlarin yapragi ve
yesil otlar. Bunu söylerken abartmiyorlardi. Çünkü baska bir sey yeme sanslari zaten
yoktu. |
Dagitilan yardim malzemeleri hem yetersizdi hemde henüz bölgenin
büyük bir kismina ulasmamisti.
|
Yol kenarlarinda beklesenler, iç bölgelerde
bulunanlara göre sansliydilar. Dagitilan yardimlardan faydalanma sanslari vardi. Ama iç bölgelerde kalanlarin durumu hiçte iç açici degildi.
Bir grup faleketzedeye ulasmak için kilometrelerce yol kat ettik
ama nafile. Yol kapaliydi..Ulasma imkani yoktu. |
Yani sayisini hiç bir zaman bilemeyecegimiz çok sayida insan
kaderiyle basbasaydi.
|
Etiyopya, dünyada en fazla büyük bas hayvan barindiran
ülkelerin basinda geliyor. Hayvan serveti açisindan Afrika
kitasinin en zengin ülkelerinden biri. Rakamlara göre 80 milyon büyük bas hayvan
bulunuyor Etiyopya'da ... Ancak açlik felaketi insanlarin yanisina hayvanlari da vurmus.
Bölgede zaman zaman hayvan ölüleriyle karsilasiliyor....Ölen hayvanlar ak babalara ve vahsi hayvanlara yem oluyor. |