Ülkeyi tek basina kurtarmak

Üzerinde sikça durmus oldugum bir konudur gençlik ve gençligin yetisme tarzi. Insan fitri enerjisinin dorukta oldugu atilim ve potansiyel çagidir gençlik. Lâkin bu potansiyel hiçbir zaman ve hiçbir millet için sadece hayra yöneltilememistir. Zira gençlikteki enerjiye sadece hayri arzu edenler, iyilik yanlilari degil, ser, fesad ve fitne tarafinda yer alanlar da talip olagelmislerdir.

Sinsi millet düsmanlari; çalisan, cesur, hamiyyet ve irfan sahibi genç vatanseverlere “tek basina bu ülkeyi sen mi kurtaracaksin?” diye melun bir sual sorarlar. Genç adam bu polemik yüklü sual karsisinda sasirmakta, tereddüte düsmekte bir yere kadar mazur sayilir. Zira onu gafil avlamislardir. Koskoca bir ülkeyi hem de tek basina kurtarmak!

Oysa ülkeyi kurtarmak da gerekmemektedir. Ülkemiz elhamdülillah ne düsman isgali altindadir ve ne de kurtulmasi gerekecek kadar acze düsmüstür. Ancak bu gibi polemik yüklü sualler karsisinda bile en ufak bir tereddüde düsmemelidir genç adam.

Cevap gayet kisa, net ve gür bir seda ile verilmeli: “Evet, gerekirse ben tek basima..” Da'vâ adami bu cevabi verebilen kisidir! Da'vâ adami, yani ülkesi hakkinda bir mesele sahibi olan, vatan ve milletini aziz bilen, bu aziz varliklar için düsünceleri, hayirli hedefleri olan kisi.. Genç adam bu anlamda bir Da'vâ adamidir ya da Da'vâ adami olmalidir.

Hz. Ibrahim (a.s) için Kur’ân’da geçen bir tarif vardir: “Hakikaten Ibrahim (baslibasina) bir ümmet idi; bir hanif (bâtil dînlerden uzak ve muvahhid) olarak Allah'a itaatkâr bir müslüman(lider)di. O (hiçbir zaman) müsriklerden olmamis­tir.” [1]

Mehmed Vehbî (rahmetullahi aleyh), meshur tefsirinde su açiklamaya yer verir: Hz. Ibra­him’de birçok cemaat ve milletlerde içtimâ eden kemâlât-i insaniye, fezail-i cemile ve ahlâk-i hamide içtimâ ettiginden her ne kadar Ibrahim (a.s) sahs-i vahidse de ahlâk ve adet cihetinden bir ümmet (büyük bir millet) mesabesinde olduguna isaret için ümmet denmistir.[2]

Da'vâ adami tek basina bir ümmet olmaya niyetlenmis kisidir. Bu tek basina çalisacagi anlamina gelmez. Lâkin da'vâ insani kemiyyet pesinde degil, keyfiyetin islahi pesindedir. O’nu ateslere atmak isteyen Nemrut’lar da olacak­tir. O’na her türlü cevr-ü cefayi reva göreceklerdir. O ise, “bana Allah yeter, o ne güzel vekildir” [3] diyerek yoluna devam edecektir.

Genç adam ülke ve milletin senden gaflet içinde pineklemeni degil, çalismani ülke ve milletinin yarinlari için birseyler üretmeni beklemektedir. Tek basina ülke kurtarmak zorunda olmadigin bu günlerde ülkenin yarinlarda kurtarilmaya aday hale gelmemesi için birseyler yapmali, karanliga küfretmek yerine aydinlik yarinlar için bir mum da sen yakmalisin. Parafinden imal edilen mumlari yakip protesto kampanyalari düzenlemekten bahsetmiyorum. Genç adam sen süflörlerin söylediklerini tekrarlayan bir tiyatro oyuncusu olmamalisin!.. Sen, senaryoyu bizzat yazacak olansin.

Millet düsmani senaristlerin karanlik senaryolarini yirtip atmali, kendi hayir (iyilik, güzellik, selâmet, baris, huzur) ve istikamet programini yazmalisin. Haydi davran ve bogus. Ülke ve milletin üzerindeki ölü topragini at. Beynini ilimle, ruhunu ask ile, bazunu sa’y (gayret) ile ikmal et. Göreceksin ki, millet de seninle ümitvar olacak..

 

Ramazan Ercan BITIKÇIOGLU


[1] Nahl (16) - 120. ayet

[2] Konyali Mehmed Vehbî, Hulâsat-ül Beyân Fî Tefsîr’il Kur’ân, c: 7, s: 2918.

[3] Enfâl (9) - 40, Hac (22) - 78, Zümer (39) - 38. Ayetler ve ilh.

@ Ekrem Yolcu

arrow3h.gif (1916 Byte)