Hayirli insan olmak

Islam'in özellilkerinden birisi insanlarin toplu sekilde yasamalaridir. Kisacasi Islam toplum dinidir. hatta Islam'in bazi hükümleri ve farzlarinin ifasi için toplum gerekmektedir.

Örnegin, Cuma namazi gibi.

Böylesi bir dinde mutlaka insanlarin birbirleri ile iliskileri gündeme gelecektir. Eger bu iliskiler saglikli olmaz ve kuvvetli bir temel dayanmazsa iste o zaman müslümanlarin sagligi da bozulur.

Insanlarin hayirlisi, insanlara yararli olanlaridir,buyuran Allah Resulü burada temel ilkemize vermektedir. Bu sadece bir tesbit degil ayni zamanda bir emirdir de.

Müslümanin diger insanlara faydali olmasi bir mecburiyettir.

Ayrica, Kur'an-i Kerim'de Küntüm Hayra ümmetin...diye baslayan ayet-i kerimede de büyük hikmetler ve emirler vardir.

Sizler, insanlara hizmet için ortaya çikarilamis bir ümmetsiniz, topluluksunuz, mealindeki bu Âyet-i Kerime ile anlatilmak istenen müslümanlarin üstün özellikleri yukaridaki Hadis-i Serif gibi bir emir mahiyetindedir. Yani müslümanlar, her zaman iyilikler içinde olmalidir.

Ayrica bu iyiliklerin icrasi ile birlikte kötülüklere karsi da mücadele etme zorunlugu vardir.

Ayet-i Kerime'deki ümmet kelimesinin bir çok anlamlari oldugu malumdur. Ama genel olarak ayni inanca sahip inananlar güruhu anlamindaki ümmet ayrica bir anadan olan topluluk anlami da tasimaktadir.

Bunun içindirki müslümanlar her ne sartta olursa olsun bir topluluk olusturarak, hayirda ve iyilikte yarismak zorundadir.

Bu Ayet-i Kerime ile Hadis-i Serif'in ifade etmek istedigi bir nokta da müslümanlarin insanlara zararli islerde ortaklik yapamayaacgi ve yardimci olamayacaklari hükmünü getirmektedir.

Müslümanin kötü islerde ittifak etmesi ve kötü isleri yapanlarla birlikte olmasi düsünülemez. Nerede bir hayirli is var ise müslüman orada olmalidir ve bu hayra damgasini vurmalidir.

Hayirli islerin bir topluluk halinde yapilmasi, kötü islerin de bir topluluk halinde engellenmesi hayirlar için bir tesvik, serler için de engelleyici bir durumdur.

Insanlari idare etmek de hayirli islerin basinda gelmektedir. Eger insanlar , tugyan ve fuhs ile idare ediliyorlarsa buradan hiç bir zaman hayirli isler dogmaz.

Bilindigi gibi tugyan ve fuhs istilahtaki anlamlari ile Allah'a çokça isyan ve serde asirilik demektir. Yöneticilerin Allah'in yasaklamis oldugu isleri insanlara emretmekte ve bunlari yasalastirmaktaki israrlari bir nevi tugyan ve fuhstur. Bunun için Allah'uin emirlerine aykiri bir sekilde yönetilmeleri hayirli bir sonuç ortaya çikarmaz.

Idare etme ve idare edilme birbiriyle baglantilidir. Özellikle, yöneticilerin halkin re'yi ile seçildigi toplumlarda idarecilerin yaptiklari zararli islerden onlari intihab eden ahali de ayniyle sorumludur. ayni sekilde, yöneticilerin yaptiklari hayirli hizmetleredn de ayniyla sevap kazanirlar.

Bunlar da göstermektedir ki, insanlarin hayirli islerde birlesmeleri, birlik ve beraberlik içinde olmalari, buna karsilik da sirret islerden topluca kaçinmalari bir zorunluktur.

Toplumun içerisindeki bazi zararli insanlar, toplumun genelinin iyilikte ittifak etmesi ve birlesmesi üzerine etkisiz kalir.

Iyilik ve kötülük bir ahlak sorunudur. Insanlar iyilikte israr ederse iyilik çogalir, kötülükte israr ederse kötülük çogulur.

Ahlak toplumun hos görmedigi huy ve davranislardir.

Ahlak kelimesi arapça olup, yaratilis huy anlamlarina gelmektedir. Yani insanin yaratilisi, iyilige ve kötülüge meyillidir. Hangi taraf üzerinde daha çok durulursa o tarafi daha çok açiga çikar.

Toplumu olusturan bireyler genel olarak iyilikleri öne çikarirlarsa kötülükler azalir. Kötülükleri öne çikarirlarsa kötülükler çogalir. Dolayisiyla ahlak, iyilik-kötülük gibi kavramlar toplumsal bir olaya isaret etmektedir.

Toplumun reddetiigi davranislar olan ahlaksizlik ayni zamanda bir hukuki davranistir. Toplumun reddettigi , ancak kayit altina alinmamis, tescil edilmis kötü davranislar ahlaksizliktir. Bununla birlikte toplumun bir ceaz vermesini öngördügü davranislar ise hukuk alanina girerler.

Hukuk da insanlarin hayirli islerde ittifak etmelerini saglar.

Cenab-i Hak insanlari ancak kendisine ibadet etsinler diye yaratmistir.

Kullugun en iyi ifade edilebimesi için ise, namaz, zekat, hac, oruç gibi belirlenmis ibadetlerle birlikte Allah'in haram-helal olarak çizdigi hudutlara riayet etmek gerekir.

Bu hudutlara riayet etmek de iyiligi emretmek ve kötülüklerden sakindirmakla mümkündür.

Allah'in haramlarinda ser, helallerinde de hayir vardir. Bu yüzden dir ki Allah'in helal kildigi bir seyi yasaklamak veya haram haram kildigi bir seyi yaginlastirmak Allah#a karsi bir isyan niteligi tasimaktadir.

Ubudiyet yani kulluk insanlarin iyiligi için çalismakla kemale erer.

Cenab-i Hakkin riza gösterdigi islere maruf, riza göstermedigi islere de münker denir.

Maruf, arapça'da bilmek kökünden gelir. Istilahdaki anlamlarindan biri, Allah'in riza gösterdigi iyi islerdir. Münker de arapçadaki reddetme, kabul etmeme, inkar etme kelimesinden gelmektedir. Istilahta kullanilan anlamlarin biri, Allah'in riza göstermedigi yani reddettigi fiilerdir.

Bunun içindir kamil bir ubudiyet yani kulluk, marifeti ihya, mükeri de ortadan kaldirmaktan geçmektedir.

Onun içindir di müslümanlar hep birlikte marufu yayginlastirmak ve münkeri de ortadan kaldirmakla yükümlüdürler.

Münker ve fiiller, tugyan ve fuhsu içine alir.

Insanlarin huzurlu bir ortamda yasayabilmeleri tugyan fuhsun ortadan kalkarak yerine maruflarin ikame edilmesinden geçer.

Islam toplumsal bir din oldugu için, iyiligin yayginlastirilmasini, kötülügün de ortadan kaldirilmasini emreder. Bu, toplumun ortak sorumlulugu ve görevidir.

Emr-i bi'l-Maruf ve Nehy-i ani'l-Münker seklinde ifade edilen iyiligi emretmek ve kötülüklerden sakindirmak toplumsal bir mücadeleyi öngörmektedir.

Iyi insan demek, sadece iyilik yapmakla gerçeklesmemektedir. Tolumsal olarak iyiliklerin yayginlastirilmasi ve kötülüklerin de ortadan kaldirilmasi gerekmektedir. Kiböylece iyi insanlar toplulugu meydana gelsin. iste böyle bir toplumda ancak insanalara iyilik edebilme imkani dogar.

Ne multu Emr-i bi'l-Maruf ve Nehy-i ani'l-Münker yapabilenlere.

Milli Görüs-und Perspektive, 11/1996