.  

ISLAMDA KARDESLIK

 

Ayni anne ve babadan dogan veya ortak degerlere sahip olan kimseler. Arapça'da ahi kelimesiyle karsilanmaktadir. Kardesler, arkadaslar anlamina gelen ihve ve ihvân kelimeleri ise ahi kelimesinin çoguludurlar.

Kardes denildiginde akla genellikle ayni anneden ve babadan dünyaya gelen kisiler gelmektedir. Bu soy-sop kardesliginin disinda bir de ayin dine veya dünya görüsüne mensup olmayi ifade eden akide kardesligi sözkonusudur.

Islâm dininde kardeslik, bütünüyle akide temeline dayanmaktadir. Allah (c.c), Kur'ân-i Kerim'de söyle buyurmaktadir "Mü'minler ancak kardestirler. Öyleyse kardeslerinizin arasini bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup sakinin umulur ki esirgenirsiniz" (el-Hucurat 49/10). Âyeti kerimeden de açikça anlasilacagi üzere, ancak iman bagiyla biraraya gelenler kardes olarak kabul edilmektedirler. Buna göre yeryüzünün neresinde yasiyor olurlarsa olsunlar, hangi dili konusuyor olurlarsa olsunlar, hangi kavme mensup olurlarsa olsunlar veya hangi renge sahip olurlarsa olsunlar bütün mü'minler kelimenin tam anlamiyla birbirlerinin kardesleridirler yani birbirlerinin sadik dostlaridirlar. Bu kardesler kendi aralarinda apayri bir topluluk olustururlar. Kendi akidelerine saldiran veya imana karsi küfrü tercih eden kimselere-kendilerine ne kadar yakin olurlarsa olsunlar- asla sevgi beslemezler; bu anlamda sadece akide kardesligini esas tutarlar; Rabblerinin su mealdeki uyarilarini asla unutmazlar: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir lopluluk bulamazsin ki onlar Allah'a ve Rasûlüne karsi baskaldiran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bagi kurmus olsunlar bunlar ister, babalari, ister çocuklari, ister kardesleri, isterse kendi asiretleri olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onlarin kalplerine imani yazmis ve onlari kendinden bir ruh ile desteklemistir" (el-Mücadele, 58/22); "Ey iman edenler, eger imana karsi küfrü sevip tercih ediyorlarsa, babalariniza ve kardeslerinizi veliler edinmeyin. Sizden kim onlari veli edinirse, iste zulme sapanlar bunlardir" (et-Tevbe, 9/23)..

Kuskusuz mü'min gönülleri en saglam ve köklü bir biçimde baglayan bag, iman ve takva esasindan kaynaklanan kardeslik bagidir. Bu, Cenab-i Allah'in mü'minlere bahsettigi en güzel nimetlerden biridir. Âyet-i kerimede bu durum söyle ifade edilmektedir: "Allah'in ipine hepiniz simsiki yapisin. Dagilip ayrilmayin ve Allah'in sizin üzerinizdeki nimetini hatirlayin. Hani siz düsmanlar idiniz. O kalplerinizin arasini uzlastirip-isindirdi ve siz O'nun nimetiyle kardesler oldunuz. Yine siz tam bir ates çukurunun kiyisindayken, oradan sizi kurtardi. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size âyetlerini iste böyle açiklar" (Alû Imrân, 3/103). Yüce Rabbimiz bizlere, cahiliyye döneminde birbirlerine düsmanliklariyla ün salmis Evs ve Hazreç kabilesine mensup fertleri iman bagiyla nasil kardesler haline getirdigini hatirlatmaktadir. Bu hatirlatma, insanliga kumanda edecek insanlarin mutlaka akide bagini esas alan, yani hep birlikte Allah'in ipine içtenlikle sarilari insanlar olmalari gerektigini zimnen öne çikartmaktadir. Dahasi ve en önemlisi, insanliga kumanda edecek mü'minlerin basarisini, Allah'in ipine simsiki sarilip kardeslik bagini kuvvetlendirmek sartina baglamaktadir.

Islam'da kardeslik akide temeline oturtuldugu içindir ki, mü'minlerin arasini bozacak her türlü sunî ayrimlar ve böbürlenmeler de haram kabul edilmistir. Irk, soy, cins vs. türünden cahilî degerler yerine takva kriteri getirilmek suretiyle toplumsal kardesligin ve ahengin bozulmamasi saglanmistir. Bu konudaki âyeti kerime her türlü tartismayi sona erdirici niteliktedir: "... Hiç kuskusuz, Allah katinda en üstün olaniniz, takvaca en ileride olaninizdir..." (el-Hucurat, 49/13).

Mü'min erkekler ile mü'min kadinlarin, akide ve takva temelinde birbirleriyle yardimlasmalari kardesligin bir geregi olarak zikredilmektedir. Bu yardimlasma, bireysel ve toplumsal hayatta iman ve takva ilkesinin egemen olmasini saglamak için gerekli görülmektedir. Nitekim bu amaçla biraraya gelen kimselere Allah'in rahmet edecegi belirtilmektedir: "Mü'min erkekler ve mü'min kadinlar birbirlerinin velileridirler. Iyiligi emreder, kötülükten sakindirirlar, namazi dosdogru kilarlar, zekati verirler ve Allah'a ve Rasûlüne itaat ederler. Iste Allah'in kendilerine rahmet edecegi kimseler bunlardir..." (et-Tevbe, 9/71).

Kardes olmak, arkadas ve sadik dost olmak; sevinçte ve kederde beraber olmayi göze almak demektir; bunu fiili olarak göstermek demektir, sevmek, saymak, güvenmek, merhamet etmek, yardimlasmak ve dayanismak demektir. Bunlar olmadan kardeslik iddiasinin bir anlami olmaz. Kur'ân'in öngördügü kardeslik, bütün bunlari içeren bir muhtevaya sahiptir. Bir hayat biçimidir Islâm'daki kardeslik. Dinde kardesligin en güzel numunesini Peygamber çaginda Peygamberle birlikte yasayan seçkin sahabeler ortaya koymuslardir. Muhacir-Ensar iliskisi, kardesligin ne anlama geldigini bizlere gösteren son derece mükemmel bir örnekliktir. Medineli Ensar, Mekkeli Muhacir kardeslerinin nefislerini, kendi nefislerinden daha aziz tutmuslar, onlari hiçbir konuda yalniz ve yardimsiz birakmamislardir. Hatta Ensâr'dan bir müslüman, muhacir kardesine, sayet dilerse hanimlarindan birini bosayip kendisine nikahlayabilecegini bile teklif etmekten kaçinmamistir [*]. Bu davranislariyla Ensar, imanlarinda ne denli ihlasli olduklarini göstermislerdir elbette. Âyette söyle buyurulmaktadir: "Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazirlayip imani (gönüllerine) yerlestirenler ise, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen seylerden dolayi da içlerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinde bir açiklik (ihtiyaç) olsa bile (kardeslerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularindan korunmussa, iste onlar, felah bulanlardir"(el-Hasr, 59/9). Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde söyle buyurmaktadir: "Hiçbiriniz kendi nefsiniz için arzu ettiginizi kardesiniz için etmedikçe iman etmis olmaz" (Buhârî, imân, 7). Hz. Ali (r.a) söyle demektedir: "Senin hakiki kardesin seninle beraber olan sana menfaat versin diye, kendi nefsine zarar vermeye razi olan, zamanin felaketleri kapini çaldigi vakit, senin daginik durumunu derlemek için O, derli toplu öz durumunu dagitir.

Mü'minler kardeslikte ve dostlukta tipki aksami birbirine geçmis mükemmel ve sapasaglam bir bina gibidirler veya bütün unsurlari ve zerreleriyle birbirine bagli bir vücud gibidirler. Bir vücudun herhangi bir azasi rahatsiz oldugunda nasil ki bütün bir vücud ayni rahatsizligi, ayni aciyi duyarsa, bir tek mü'minin-dünyanin ta öbür ucunda ile olsa- çektigi aciyi, duydugu izdirabi diger mü'min kardesleri derinden hisseder. Mü'minlerin bu denli birbirlerine bagli olduklarini Peygamber (s.a.s) söyle ifade etmektedir. "Mü'minin mü'mine bagliligi, parçalari birbirini bütünleyen bir bina gibidir." Hadisi rivâyet eden Ebû Musa El-Es'arî'nin bunu tarif için parmaklarini birbirine geçirdigi zikredilmektedir (Buhârî, salat, 88, Mezalim, 5; Müslim, birr, 65; Tirmizî, birr, 18; Nesâî, zekat, 67). "Mü'minleri kendi aralarindaki merhametlesmelerinde, sevismelerinde, yardimlasmalarinda bir vücud gibi görürsün. Ki vücudun bir organi agrirsa, vücudunun kalan kismi uykusuzluk ve humma ile o organ için birbirini çagirir".

Bir mü'minin, diger bir mü'min kardesine her halükarda yardimci olmasi gerekmektedir. Peygamberimiz bir hadisinde, "zalim de olsa, mazlum da olsa mü'min kardesine yardim et!" diye buyurmaktadir. Zulüm konusunda nasil yardim edilecegini ise su çarpici sözlerle dile getirmektedir: "Onu zulümden el çektirirsin. Ona yapacagin yardim iste budur" (Buhârî, Mezalim, 4; Müslim, birr, 62). Kardesligin bir geregi de, zulme meyleden diger kardeslerini uyarmak ve onlari hizaya getirmek için çalisip durmaktir. Bu tür bir yardimlasma fertlerin ve toplumlarin selameti için oldukça önem arzetmektedir.

Allah Rasûlü Mescid-i Nebevî'nin insasindan sonra Muhâcirler ile Ensâr'dan doksan sahabe arasinda ikiser ikiser kardeslik akdetti. Kendisi de Hz. Ali'yi kardes edindi. Bütün mü'minler birbirinin din kardesi olmakla birlikte, bu özel kardeslestirme, yardim, ziyaret, ihsan, nasihat ve rehberligi, hatta zevi'l-erhamdan önce mirasçi olmayi kapsamina aliyordu.

Ibn Abbas anlatiyor: "Muhacirler Medine'ye geldikleri zaman aralarinda akrabalik bagi olmaksizin, Rasûlüllah'in ihdas ettigi kardeslik dolayisiyla Ensara varis oluyorlardi.

Âyette söyle buyruluyor: "O kimseler ki iman edip hicret ettiler ve mallariyla, canlariyla Allah yolunda mücadele ettiler. O Ensar ki Muhacirleri barindirdilar ve onlara yardim ettiler. Onlar birbirinin velileridirler" (el-infâl, 8/72). Burada velayet; yardim, yardimlasma, ögüt ve verâsetle tefsir edilmistir. Bedir savasindan sonra Muhacirlerin maddi durumlarinin düzelmeye baslamasi üzerine Muhacirlerin Ensara mirasçi olma hükmü su âyetle neshedilmistir: "Hisimlar Allah'in kitabinda birbirine daha yakindirlar" (el-Enfâl, 8/75). Ensâr bazi mallarini Muhacir kardesleriyle bölüsmüs, hurmaliklar üzerinde onlarla ziraat ortakçiligi yapmislardir (Ibn Sa'd, Tabakat, III, 396; Buhârî, II, 71, 111, 164).

Bir mü'min kendi için arzu ettigini mü'min kardesi için de arzu etmedikçe olgun mü'min olamaz.

Kardesligi Bozan Hususlar

Kardesligi bozan pek çok husus vardir. Kur'ân-i Kerim'de ve hadis-i seriflerde bütün bu hususlar açik bir biçimde belirtilmektedir. Bir âyet-i kerimede, kardesligi bozan ve dolayisiyla bireysel ve toplumsal ahengin zedelenmesine yol açan kötü hususlardan bazilarina söyle deyinilmektedir. "Ey iman edenler! Zandan çok kaçinin, çünkü zannin bir kismi günahtir. Tecessüs etmeyin. Kiminiz de kiminizin giybetini yapip arkasindan çekistirmesin. Sizden biriniz, ölü kardesinizin etini yemeyi sever mi?" (el-Hucurat, 49/12). Bu âyet-i celilede Yüce Rabbimiz, mü'minleri açik bir biçimde suizandan, kardeslerinin gizli yönlerini arastirmaktan, giybet, dedikodu ve kulis yapmaktan sakindirmaktadir. Peygamberimiz (s.a.s) ise bu konuda söyle buyurmaktadir: "(Sebepsiz) zandan sakininiz. Zira zan sözlerin, yalani çok olanidir. Birbirinizin ayibini görmeye ve duymaya çalismayiniz. Birbirinizin mahrem hayatini da arastirmayiniz" (el-Lü'lü Ve'l Mercân, Kitabu'l Birr Ves-Sila Ve'l-Adab).

Bir baska âyet-i kerimede su hususlarin alti çizilmektedir: "Ey iman edenler, bir topluluk bir baska toplulukla alay etmesin, belki alay ettikleri kendilerinden daha hayirlidirlar. Kadinlar da kadinlarla alay etmesin, belki kendilerinden daha hayirlidirlar. Kendi nefislerinizi yadirgayip küçük düsürmeyin ve birbirinizi en olmadik kötü lakablarla çagirmayin. Imandan sonra fasiklik ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, iste onlar zalimlerin ta kendileridir"(el-Hucurat, 49/11). Bu âyet-i kerimede de alay, kötü lakab takma ve benzeri gibi fisk kabul edilen davranislar konusunda mü'minlerin duyarli olmalari gerektigi vurgulanmaktadir.

Kin, haset ve hakaret de kardesligi bozan hususlar arasindadir. Kitab-i Kerim'de kendilerinden övgüyle bahsedilen mü'minlerin her türlü kinden ve hasetten tümden arindirildiklari belirtilmektedir: "Onlarin gögüslerinde kinden (ne varsa tümünü) siyirip çektik, kardesler olarak tahtlar üzerinde karsi karsiyadirlar" (el-Hicr, 15/47). Enes b. Mâlik'in rivâyet ettigi sahih bir hadiste ise Peygamberimiz (s.a.s) su nasihatlerde bulunmaktadir.

"Birbirinizle kinlesmeyiniz hasetlesmeyiniz birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Ey Allah'in kullari kardes olunuz..." (Buhârî, Edeb, 57; feraiz 2; Müslim, birr, 23; Tirmizi, birr, 24), "Bir kisiye, müslüman kardesine hakaret etmesi kötülük olarak yeter" (Müslim, I, 32). Mü'min kardesinin ufak-tefek kusurlarina ve eksikliklerine bakarak ona kin ve adavet besleyen kisi gerçekte insafsizca ve zalimce davranan kimsedir.

Grupçuluk, inhisar-i zihniyet, benmerkezcilik vb. gibi kötü hasletler de kardesligi bozan ve mü'minleri birbirine düsüren hususlar cümlesindendir. Çünkü bu türden iddialar kaçinilmaz olarak beraberinde tefrikayi, çekismeyi ve çatismayi getirmektedir. Mü'minlerin birbirine düsmesi veya düsürülmesi ancak bu yollarla mümkün olabilmektedir. Nitekim bir hadisi serifte, seytanin bu yönde daima bir umut besledigine isaretle söyle buyurulmaktadir: "Seytan, Kibleye dönen (mü'minlerin artik kendisine ibadet etmesinden ümidini kesmistir;fakat onlari birbirine düsürmekte (hala ümitlidir)"(Tirmizi, Birr, 25; Müslim, Münafikun, 65).

Bütün bu hususlar veya hasletler, tipki birer mikrop gibi, sirayet ettigi vücudlari hasta düsürmekte ve tahrip etmektedir. Dinde kardeslik ruhunu yeniden canlandirmak ve mü'minlere kaybettikleri kuvveti yeniden kazandirmak, ancak bu tür hasletlerin ortadan kaldirilmasiyla mümkün olabilir. Kitab-i Kerim'in öngördügü kardesligin tesis edilmesi demek, Islam ümmetinin yeniden dirim kazanmasi demektir.

"Tarihi kinleri, kabilevî ihtiraslari, sahsî tamahlari, taassub ile kaldirdiklari bayraklari bir kenara itip yok eden, Allah yolunda kardeslik prensibinden baska hiçbir prensip kalpleri birlestiremez. Ancak bu kardeslik prensibiyle saflar yüce ve büyük Allah'in sancagi altinda birlesebilir"

Kardeslik Hukuku

Sihrî kardeslik Islâm'in kiymet verdigi önemli akrabalik münasebetlerindendir. Kardeslerin birbirleri üzerinde haklari ve vazifeleri vardir. Kardesler, aralarinda adalet ve iyilik ve dostlukla muamele etmelidirler.

Kur'an-i Kerim de, Hz. Adem'in iki oglu Habil ve Kabil'den söyle bahsedilir: "Ey Rasûlüm, Ehl-i Kitab'a, Adem'in iki oglunun haberini hakkiyle oku. Onlar Allah rizasini kazanmak için kurban kesmislerdi de birisininki kabul edilmis, digerinki kabul olunmamisti. Kurbani kabul olunmayan (Kabil) digerine; "Seni muhakkak öldürecegim," demisti. Kardesi ona söyle cevap vermisti: "Allah, ancak takva sahiplerinin kurbanini kabul eder. Yemin ederim ki, eger beni öldürmek için elini bana uzatirsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak degilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarim. Ben isterim ki sen kendi günahinla birlikte benim günahimi da yüklenesin; böylece cehennemliklerden olasin. Iste zâlimlerin cezasi budur." Nihayet Kâbil hevesine uyarak kardesi (Habil)'i öldürmege kalkismis ve sonra onu öldürmüstü. Böylece ziyana ugrayanlardan olmustu (el-Mâide, 5/27-30).

Yûsuf sûresinde de, Hz. Yûsuf'a kardeslerinin yaptiklari kötülükler uzun uzun anlatilir. Sonunda her sey ortaya çikinca kardeslerinin ona: "Allah'a yemin ederiz, Allah seni bizden üstün kilmistir. Biz dogrusu (sana yaptiklarimizda) suçlu idik" dedikleri; Hz. Yusuf'un da; "Size, bu gün hiç bir basa kakma ve ayiplama yok. Sizi Allah yarligasin. O merhametlilerin en merhametlisi" (Yûsuf, 12/91-92) diyerek, onlari afv ve müsamaha ile karsiladigi haber verilmektedir.

Hz. Musa (a.s) kardesinin de kendisiyle beraber hayir ve iyilikte ortak olmasini Allahu Teâlâ'dan söyle istemistir: "Mûsa dedi ki: "Ey Rabbim; benim gögsüme genislik ver; isimi kolaylastir; dilimden de su dügümü çöz ki, sözümü iyi anlasinlar. Bana kendi ailemden bir de vezir (yardimci) ver; kardesim Harun'u... Onunla sirtimi kuvvetlendir. Onu isimde ortak kil. Tâ ki seni çok zikredelim, çok analim" (Tâhâ, 20/25-34). Peygamberler (a.s)'in kardeslerine olan iyiliklerinin Kur'an'da anlatilmasi müslümanlara ögüt ve örnek olmasi içindir. Kardesler aralarinda su esaslara göre hareket etmelidir:

1- Kardesler karsilikli sevgi ve saygi beslemeli, küçükler büyüklerine karsi saygisiz davranislardan sakinarak onlari anne ve babalan gibi görmeli ve kendilerine itaat etmeli, büyük kardesler de küçüklerin kabahatlerini af ve hosgörü ile karsilamalidir.

2- Kardesler, anne ve babalarini üzmeyecek, onlara huzur dolu bir hayat yasatarak davranislarla birlik ve beraberlik içinde yasamali; para, servet miras gibi maddi çikarlar düsmanlik sebebi haline getirilmemeli ve birlik ruhu bozulmamalidir.

3- San, söhret, makam, servet gibi seyler kiskançlik sebebi olmamalidir. Kardeslerden biri ilim, servet ve makam itibariyle yükselirse bu durum digerleri için ancak bir iftihar vesilesi sayilmalidir. Maddî ve manevî bakimdan güçlü olan da digerlerine hor bakmamali, onlara her konuda yardim elini uzatmalidir.

4- Aralarindaki isleri ve fikir ayriliklarini zora bas vurmadan, birbirlerinin fikirlerine saygi duyarak ve konusup anlasarak tatlilikla halletmenin yollarini aramalidirlar.

Mehmet METINER

Samil Islam ansiklopedisi

 

* Muhacirlerden Abdurrahman bin Avf, ensardan Sa'd bin Rebi ile kardeslestirilmisti. Sa'd b. Rebi kardesi A.bin Avf'a; "Kardesim!Iste evim , yarisi senin, iste mülküm,yarisi senin, iste eslerim, birisini bosayip seninle nikahlayayim ." diyerek fedakarligin en uç örnegini ortaya koymustu. Ancak Abdurrahman bin Avf, hazirciligi iyi görmemis ve Sa’d bin Rebi'ye, "Sag ol Kardesim, sen bana çarsinin yolunu göster, bu bana yeter." karsiligini vermis,çalismis ve kisa zamanda Medine'li zenginler arasina katilmisti. (Buhari,Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI/342).

 

Islam kardesliginin mü’minlere yükledigi diger sorumluluklari da Peygamberimiz söyle açikliyor:

"Müslüman müslümanin kardesidir. Ona zulüm ve kötülük yapmaz,onu tehlikeye atmaz. Bir kimse kardesinin bir ihtiyacini giderirse Allah da onun bir ihtiyacini giderir. Kim bir müslümanin bir sikintisini giderirse Allah da buna karsilik ondan kiyamet gününün sikintilarindan birini giderir. Bir müslüman, kardesinin bir ayibini örterse kiyamet günü Allah da onun bir ayibini örter." (Müslim, Birr,58).

 

Muhammed Faruk

geri.gif (554 Byte)

 

.