Basörtüsü'nün Mahiyetini Kavra(ma)mak

 

Istanbul Üniversitesi Rektör Yardimcisi Nur Serter, 22 Subat 1999 tarihinde Flash TV'de katildigi 'Düzlem Ayna' adli programda basörtülülerin burs almak ve gelir elde etmek için örtündüklerini ileri sürdü. Bir kisminin da basörtme nedeninin onu bir bayrak olarak görmelerinden kaynaklandigini, rejim için tehdit olusturan siyasal hareket temsilcileri ve militanlari olduklarini ve zaten ikna ve yasakla basörtü sorununun artik fiilen bittigini iddia etti.

Nur Serter, Islamci kesimden bazilarinin bunu bir kimlik ifadesi olarak bunu sunduklarini, yeni kurulan bir dernegin de bu sorunu gündemde tutmaya çalistigini söyledi. Yasaklarin, kendilerini baska kimliklerle ifade eden ögrencilerin okula girmesini engellemeye yönelik oldugunu belirten Serter, farkli kimliklerin ifade edilmesini dogru bulmadiklarini söyledi. Ona göre sadece mevcut paradigmanin sundugu kimlik sahiplenilebilir ve sadece ona kendini ifade etme imkani verilmesi normal görülebilirdi. Bunun disindaki muhalif tüm kimlikler; kanuni, gayri kanuni, fasizan yollarla kapi disari edilmeliydi. Rektör Yardimcisi hanim, üniversitelerde örtünmenin 70'li yillardan sonra basladigini, ondan öncekilerin de müslüman olduklari halde böyle bir talep tasimadiklarini söyledi. Bu söylemiyle o yillardaki sindirme politikalarini saygiyla yadetti. Demokratik laik devletin korunmasi için yillardir ögrencileri aydinlattiklarini, ama basari saglayamadiklari için basörtüsünü yasaklama yolunu seçtiklerini ifade eden Serter, böylece resmi paradigmanin da iflas ettigini de ortaya koymus oldu.

1 Mart tarihinde ayni programa basörtüsü magduru üç tip fakülteli ögrenci de katildi. Program yapimcisi Yalçin Çakir, bir hafta önce Nur Serter'e yönelttigi sorularin benzerlerini bu ögrencilere de yöneltti.

Ögrenciler, basörtüsü sorununun bitmedigini sadece Istanbul'da 1000-1500 ögrencinin fiilen okullarina devam edemedigini, bazilarinin ise okula girerken baslarini açtiklarini, disarida ise basi kapali gezdiklerini belirttiler. Bu yönüyle tehdidin sokaklarda hala varoldugu ironisiyle basörtüsünü tehdit olarak algilayan Nur Serter ve benzerlerinin sorunu çözemediklerini vurguladilar.

Kendilerinin hiçbir siyasi görüse sahip olmadiklarini, zaten tipli ögrencilerin sabah okula gidip aksam evinen dönen ve devamli ders çalisan basarili ögrenciler olduklarini belirttiler. Yasakla birlikte kapi önünde birakilan ögrencilerin düsmanliklarinin arttigina dikkat çekerken kendilerinin düsmanliklarinin yine de artmadigini vurgulama geregi hissediyorlardi. Ayrica yasaga karsi mücadele eden gruplarla, yasagi savunanlarin, magdur ögrencileri kullandiklarina dikkat çekmekten de geri kalamadilar.

Israrla sorunu, basörtülü olarak okuyup okuyamamaya indirgeyen ögrenciler, sistemin islami unsurlara tahammül edemedigini dile getirmek istemiyorlardi. Sorunu müslümanca yasayip yasayamama olarak algilayanlardan kendilerini ayirarak, böyle düsünenlerin bu tür yasaklara, resmi kogusturmalara muhatap kalmasini normal gören bir tablo çiziyorlardi.

Kaynak: Haksöz Dergisi Mart 1999 Sayi: 96

Hazirlayan: Musa Dogan