Buraya kadar, dinimizin diregi olan namaz'in disindaki farzlardan bahsettik ve namazdan önce yapilmasi gereken bu farzlara ayni zamanda „sart" adi verildigini gördük. Simdide namazin icindeki farzlardan bahsedelim. Bunlarin sayisi da altidir, bunlara da „Rükûn" adi verilir ve sunlardir :

1- Iftitah tekbiri

2- Kiyam

3- Kirâat

4- Rükû

5- Sücût

6- Kade-i âhir (son oturus)

Rükûn demek, bir bütünün parcalari demektir. Yukarida siralanan alti sey, bir bütün olan namazin parcalaridir. Bu alti seyden birisi terk edilirse namaz bozulur, kilinmamis sayilir, yeniden kilmak lâzimdir.

I - IFTITAH (Baslama) TEKBIRI

Bu ilk tekbir, namaza giris tekbiridir."Allah-u Ekber" diyerek namaza girilir. Bu tekbire ayrica tahrim tekbiri de denir. Yâni haram kilan tekbir. Neyi haram kiliyor ?

Namazin yükselttigi makama uymayan, tasidigi mânâya yakismayan söz, fiil ve hareketleri haram kiliyor. Ve bu haram kilma isi selâm verinceye kadar devam eder. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) söyle buyurur : „Temizlik, namazin anahtari; tekbiri, haram kilan; selâmi ise harami sona erdirendir ...." (Tirmizi)

Evet! Bir insan el kaldirip „"Allah-u Ekber" diyerek bir kerre namaza girdi mi, artik o insan, madde âleminden siyrilmis ve uzaklasmstir. Bundan sonra ne dünya var ne de dünyadakiler, ne es var ne de dost. Cünkü kul, namaza baslarken, her seyi iki elinin üstüne koyup arkasina atmis, elini - etegini her seyden cekmistir. Yalniz Yaratan ve yaratilan ile yara-tilanin Yaratan'in huzûrunda belli fiil ve hareketleri, belli kirâat, tesbih ve dualari vardir.

Namaz mü'minin mi'râcidir. „"Allah-u Ekber" demek de mi'râc kapisinin anahtaridir. Diliyle „"Allah-u Ekber" yâni „Allah her seyden büyüktür" diyen insanin, bu fâni hayatla ilisigi kesilmistir. Yeni bir hayat kapisi acilmis, yepyeni bir âleme yükselmistir. Bu âlem mi'râc âlemidir, bu âlem zamansiz ve mekânsiz bir âlemdir, bu âlem huzur âlemidir ve niha-yet bu âlem, kulun Yaratan'ina kullugunu, ibâdetini sundugu ve ihtiyâcini arzettigi bir âlemdir....

II - KIYAM

Kiyam demek, ayakta durmak demektir. Namazlarda ayakta durmak farzdir. Ancak ayakta durmanin farz olusu, farz ve vâcip namazlara mahsustur. Nâfile namazlari oturarak kilmal da câizdir. Fakat hasta olup ayakta duramiyorsa, o zaman oturdugu halde kilar. Surasini da unutmamak lâzimdir: Yalniz bir rek'ati ayakta kilmaya gücü yetiyorsa o rek'ati ayakta kilacak. Kezâ yalniz Iftitah tekbirini ayakta alma gücüne sahipse o tekbiri ayakta alir ve oturur.

Bunada gücü yetmiyorsa o zaman namazini basindan sonuna kadar oturdugu yerde kilar. Oturarak kilmaga da gücü yetmiyorsa yattigi yerden basi ile imâ ederek namazini kilacaktir. Terketmesine müsâade edilmez. Kendisinde basur hastaligi bulunan sahâbiden bir zâta Resûl-i Ekrem Efendimiz (S.A.V) söyle dedi: „Namazini ayakta kil. Buna gücün yetmiyorsa oturarak kil. Buna da gücün yetmi- yorsa yan üzeri yatarak kil." (Buhari)

Cenâb-i Mevlâmiz da Kur'ân'da söyle buyurur: " Allah her sahsi, ancak gücünün yettigi ölçüde mükellef kilar. Herkesin kazandigi(hayir) kendine, yapacagi(ser) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düsersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yükledigin gibi bize de agir bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmedigi isler de yükleme! Bizi affet! Bizi bagisla! Bize aci! Sen bizim mevlâmizsin. Kâfirler topluluguna karsibize yardim et!" (Bakara : 286 , Amenerresûlü)

El bagladiktan sonra, besmele cekilmeden „Subhâneke" yi okuruz. Mânâsi: „Allah`im! Hamd ederek Seni tesbih ederim. Senin ismin mübârektir. Sen yüceler yücesisin. Senden baska Ilah yoktur."

Sonra „Euzu" okur. Mânâsi: „Ben kovulmus seytanin serrinden Allah`a siginirim."

Sonrada „Besmele" cekilir. Bu ücünüde namazda okumak sünnettir.

III - KIRÂAT

Kirâat Kur'ân okumaktir. Kur'ân okumak namazda farzdir. Allah'in kesin emridir. Acaba, Kur'ân-i Kerim'in neresinden ve ne miktar okumalidir ?

Namazda okunmasi farz olan Kirâat, Kur'ân-i Kerim'in her hangi bir yerinden bir uzun âyet veya üc kisa âyettir. Kur'ân-i Kerim'de bir âyet su mealdedir: „ Kur´ân´dan, size kolay geleni okuyun ... " (Müzzemmil : 20)

Namazda Fatiha Sûresini okumak farz degildir, vâciptir. (-> Hanefi mezh.). Kezâ, Fatiha Sûresinin arkasindan bir de zami Sûre okumak da vâciptir, farz degildir. Namazin her rekatinde okunmasi vâcip olan Fatiha Sûresinin engin ve zengin mânasi vardir.

Yalniz sunu ilave etmeyi uygun buldum: Fatiha Sûresi, Allah' in büyük kitabi Kur'ân-i Ker'im'in ön sözüdür. Bu sûrenin bir ismi de „Ümmü´l - Kitap" tir. Yani ana Kitap. Kur'ân- i Ker'im'in sonsuz mânâ âlemine Fatiha penceresinden bakmak mümkündür...

IV - RÜKÛ´

Namazin icindeki farzlardan biri de rükû´dur. Rükû´ demek egilmek demektir. Öyleki, namazda olan bir insan, kiyamda kirâatini bitirir bitirmez, „Allah-u Ekber" diyerek, bir dik- aci meydana getirecek sekilde egilir. Bizim mezhebe , yâni Hanefi mezhebine göre: Rükû, basin egilmesiyle yapilmis sayilir. Kisi rükûa yakin olacak sekilde egilirse namazi sahih olur. Rükûun tam sekli, sirtla bas ve kuyruk sokumunun ayni seviyeye gelmesi durumunda gerceklesir.

Kur' ân-i Kerim söyle buyuruyor:

" Ey iman edenler! Rükû edin; secdeye kapanin; Rabbinize ibadet edin; hayir isleyin ki kurtulusa eresiniz." (Hacc : 77).

Hadis-i Serif:

2552 - Ebü Mes'üd el-Bedrî (radiyallâhu anh) anlatiyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden biri, rükü ve secdelerde belini (tam olarak) dogrultmadikça namaziyeterli olmaz." Ebü Dâvud, Salât 148, (855); Tirmizî, Salât 196, (265); Nesâî, Iftitah 88, (2,183); Ibnu Mâce, Ikâmet 21, 22, (891-898).

2559 - es-Sa'dî babasindan veya amcasindan naklediyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a namazinikilarken dikkatle baktim, rüku ve secdelerinde üçer kere subhânallâhi ve bi-hamdihi diyecek kadar duruyordu." Ebü Dâvud, Salât 154, (885).

Rükûnün Hikmeti: Allah'im! Ancak senin huzurunda egiliriz, sana kulluk ederiz, putlara, tagutlara ve seytana kulluk etmeyiz demektir. Ve rükûda da üc defa „Sübhane Rabbiye´l -azim" „Azamet sahibi olan Allah´i tesbih ederiz" deriz. Bunun dil ve kalb ile söylemeye calisilmalidir.

Sair de:

„Mefkûremiz * , göklerde Islâmi bir sancak

Biz, Allah´in huzurunda egiliriz ancak." diyor

* gayemiz

Bütün bunlarin ardindan rükûdan dogrulurken „Semi Allahü limen hâmideh" demek, „Kulun bu yaptiklarini ve niyâzini Allah da isitti" demektir. Sükredene Allah icâbet eder, cevab verir demektir. Orada „Rabbenâ leke´l-hamd" denilir. „Alahim! Hamd yalniz Sana mahsustur."

V - SECDE

„Rabbenâ leke´l-hamd" dedikten sonra, „Allah-u Ekber" diyerek secdeye variriz. Secde yedi uzuvla olur.

2585 - Bir diger rivayette söyle demistir: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ben yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum: Alin, -ve eliyle burnunu isaret etti- eller, diz kapaklari, ayaklarin etraflari. Ne elbiseleri ne de saçi(secde sirasinda) toplamayiz." Buhârî, Ezan 133, 134, 137; Müslim, Salât 227-231 (490); Ebü Dâvud, Salât 155, (889, 890); Tirmizî, Salat 203, (273); Nesâî, Iftitah 130, (2, 208); Ibnu Mâce, Ikâmet 19, (883-885). Ikinci rivayet Sahiheyn rivayetidir.

Secdede üc kerre, bes veyâ yedi kerre „Sübhane Rabbiye´l-â´lâ" - „Yüce Rabbimizi tesbih ederiz"dedikten sonra „Allah-u Ekber" diyerek dogrulur ve otururuz.

Secde insana topraktan gelip, ona dönecegini hatirlatir.

VI- KADE-I ÂHIR

Bu son oturmadir. Namazin farzlarindan biri de budur. Sonunda oturma. Tehiyyati okuyacak kadar oturmak farzdir. Yoksa; Tehiyyti okumak Vâciptir, Farz degildir

Eger kildigimiz namaz üc veyâ dört rekatli namazlardan ise, hemen ücüncü rekata kalkariz. Degilse „Tehiyyat" duasinin arkasindan „Allahümme Salli" ile „Allahümme Barik"i , daha sonrada „Rabbena atina.." gibi dualar okur ve selâm veririz.

Tahiyyatin mânâsi:

„Sözle yapilan bütün ibâdetler, bedenle yapilan bütün ibâdetler, mal ile yapilan bütün ibâdetler yalniz Allah´a mahsustur. Allah´in selâmi da, rahmeti de, bereketleri de senin üzerine olsun, ey Peygamber! Bize ve Allah´in salih kularina da selâm olsun. Allah´dan baska Ilâh olmadigina sehâdet ederim. Hz. Muhammed (S.A.V.) in Allah´in kulu ve peygamberi olduguna yine sehadet ederim."

„Allahümme Salli"'nin mânâsi:

"

Allah´im! Sen Hz. Ibrahim ve O´nun yolunda gidenlere rahmet ettigin gibi, Hz. Muhammed (S.A.V.)´e ve O´nun yolunda gidenlere de rahmet et, seref ve sanlarini artir. Sen Hamidsin (hamde layiksin) , Sen Mecidsin (Ulusun)."

„Allahümme Barik"in mânâsi:

"

Allah´im! Sen Hz. Ibrahim ve O´nun yolunda gidenlere bereket lûtfettigin gibi, Hz. Muhammed (S.A.V.)´e ve O´nun yolunda gidenlere de bereket lûtfet. Sen Hamidsin (hamde layiksin) , Sen Mecidsin (Ulusun)."

Vitir namazinda okudugumuz Kunut dualarin mânâsi:

"Allah´im Senden yardim talep eder, magfiret diler, hidâyet isteriz; Sana inanir, Sana yönelir ve Sana dayaniriz; Seni hayirla över, sükrünle mesgul olur, nimetlerini inkâr etmeyiz; Sana karsi geleni basimizdan atar, hem terk ederiz."

"Allah´im! Ancak Sana ibâdet eder (yalniz sana kul oluruz); ancak Senin icin namaz kilar, Sana secde ederiz; ancak Sana kosar, Senin icin hizmet ederiz; rahmetini umar, azâbindan korkariz. Süphesiz ki, Senin azâbin kâfirlere yetisecektir." ( Kunut dualarini vitir namazinda okumak vâcibtir).

„Ayete'l-Kürsi nin mânâsi

2:255. „Allah, O'ndan baska tanriyoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. Izni olmadan O'nun katinda kim sefaat edebilir? O, kullarinin yaptiklarinive yapacaklarinibilir. (O'na hiçbir sey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin disinda insanlar O'nun ilminden hiçbir seyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alir, onlarikoruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür." (Bakara: 255)