.

                          BU YAPIDA ŞEKİL BOZUKLUĞU VARDIR.

Prof. Dr. Osman Eskicioğlu*

İnsan evinin bugünkü yapısı, bize göre onun fıtratına ve doğasına uygun değildir. Onun bireysel ihtiyaçları ev, toplumsal ihtiyaçları ise mabet veya devlette görülür. Kişinin doğup, büyümesi, yiyip içmesi, bakılıp gelişmesi ve yaşaması yani bireyin tüm bireysel ihtiyaçları evde görülür.

Hani bizim ikili sistem var ya işte ona göre bir de toplumsal ihtiyaçlar da olmalıdır. Buna göre bireysel ihtiyaçlar olduğu ve bunlar evde görüldüğü gibi, bunun karşısında toplumsal ihtiyaçlar da vardır ve bunlar da camide yani devlette görülür. Aslında cami tam bir devlet örneğidir. Yani yöneticilere nasıl, nerede uyulacak veya uyulmayacak, itaat edilecek veya edilmeyecek, bize namaz öğretir. Ama bu namazı bilen, daha doğrusu namazın böyle olduğunu yani bize hayatı öğrettiğini cemaat bilse ne camide kalır bir problem ve ne de toplumda.
Mesela şimdi devletin faizli bankaları var. Eğer tüm vatandaşlar, bu haram merkezlerine uğramasalar ve bunlarla alış-veriş yapmasalar, devlet hiçbir şey yapamaz, tıpış tıpış gelir ve milletin arzusuna boyun eğer.

Size burada bir misal daha vereyim. Mesela bize göre devlet, tüm vatandaşların ortak noktalarının bir bileşkesidir. Onun için bizim devlette yani İslam düzeninde bütçeden spor kulüplerine, gazetecilere ve tüm  vatandaşları ilgilendirmeyen yerlere her hangi bir yardım yapılmaz. Tek kuruş dahi aktarılmaz. Çünkü bunlar toplumda bulunan kesim ve  kısımlardır. İslam düzeninde devlet, asla kesim, kısım, şunun, bunun devleti, aile ve hanedan devleti değil, bir tek kişi dahi dışarıda kalmamak üzere tüm vatandaşların ve herkesin devleti ve velisidir. Örnek vermek gerekirse mesela şimdi TR. faraza faraza yani farzedelim İslam düzeni olsa Cumhur başkanımız sayın Abdullah Gül Beyefendi de devlet başkanı olsa, benim 3 çocuğum var, başkanın ise 80 milyon çocuğu var demek olur. Caminin içi ortak alandır. İslam bu ortak alanı öyle bir kullanış biçimi ve yöntemi getirmiştir ki, fıtrata-doğaya, insan psikolojisine, ekonomiye velhasıl hem bireye ve hem de topluma öyle bir uyum sağlamıştır ki, iğne ucu kadar bile bir menfilik yoktur.

Hâlbuki bugünkü medeniyette ise alanlar çatışması var. İlim din ile çatışır, ahlak ise ekonomi ile çatışır, iktisat da sağlık ile çatışır. Velhasıl bu Rönesans medeniyetindeki devlette doku uyuşmazlığı vardır. Bir apartmanın oto-park yerleri de o apartman için ortak alandır. Böyle ortak alanlarda cami içi kullanım gibi yerlerin  numaralanmaması gerekir. Eğer araba sahipleri arasında kura çekerek veya yönetim eliyle bu yerler numaralansa böylece iyi bir şey yapılmış olmaz. Çünkü kişiler arasında onun yeri iyi, bunun yeri iyi değil, birisi yakın, öbürüsü uzak gibi, psikoloji bozucu dedi kodular olduğu gibi, kendi yeri uzakta olan kişi, yakında boş yer varken ta oraya kadar gideceği için benzin israfından tutunda arabanın yıpranmasına kadar daha bir sürü israf ve zaman israfı da caba olacaktır. Halbuki burada cami yöntemi uygulansa herkesin her yere park etme hakkı olsa, önce gelen kişi, yerini alır dense, psikolojik, ekonomik ve sosyal hayat bakımında da çok faydalar sağlanır. İşte burada da görüldüğü
üzere iyi düzen iyilik, kötü düzen de kötülük meydana getirir.

Bugünkü devlet yapısında iş bölümü, üretim biçimi ve bölüşüm konuları
çok karışık ve bozuktur. Mesela eğitim ve öğretim işleri, okullara giriş imtihanları ile insanlara bir ömür boyu istemedikleri işlerde çalışma mecburiyeti getirmektedir. Hiçbir güç insana yön verememeli ve bireye saman çöpü kadar bir baskı bile yapılmamalı ve böylece yarın Allah'ın huzuruna hiçbir kişi mazlum olarak çıkmamalıdır.

Bölüşümde sermaye ortak maldan mesela %80 alırken, bunun karşısında ve dengi olan emek neden % 20 alıyor, bunu anlamak mümkün değildir. İslam düzeninde asla böyle bir şey olamayacaktır.

Bir örnek daha vererek yazımı bitirmek istiyorum. Bugünkü meclislerin
çalışma şekilleri, insan psikolojisine, sosyolojisine ve ekonomisine terstir. Mesela bir kişi, partisinden istifa ediyor ve meclis başkanı oluyor ve o diğer partilerle kendi partisi arasında tarafsız oluyormuş muş muş... Külahıma anlatsınlar bu yalanı...

Bizim İslam düzeninde yerinden yönetim ve yönetimde nispi sistem olacaktır. Bucak, il ve devlet özerk yönetin biçimleri uygulanacağı için, merkezi sistem ve merkezden emirler yağdırma rejimi kaldırılacaktır.
İktidar ve muhalefet bölücülüğüne son verileceği için, %51 bir çoğunluk, %49 u yok sayamayacak ve böyle bir tablo karşısında herkesin gücü nispetinde dediği olacaktır.

İslam düzeninde bugünün aksine olarak belki en sorumlu kişi, devlet başkanıdır. O sebeple, Akif'in meşhur şiirinde geçen, "Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu! mısraları, İslam düzenindeki sorumluluğu çok güzel bir şekilde ile getirmektedir.

Böylece bugünün bozuk düzeni ile İslam düzeni arasındaki bazı noktalara değinmiş olduk. Ben şahsen din, tahsil, parti, ırk, cinsiyet ve buna benzer şeylere hiç itibar etmeden, tüm vatandaş kardeşlerimden düşünmelerini istiyor ve rica ediyorum. Çünkü İslam'da tüm vatandaşlar kardeştirler.


*DEÜ İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi


 

emailrol.gif (21439 bytes)

arrow1b.gif (1866 bytes)

.