Teravih namazi ile Ramazan ayinin münasebeti
Yusuf Kerimoglu

iSTANBUL’dan Hayati ÇAVUSOGLU/ Mektubunuzda; “Teravih namazi ile oruç ibadetinin münasebeti nedir? Seker hastasi oldugu için oruç tutamayan bir kimsenin teravih namazini kilmasi gerekir mi? (...) Bazi eserlerde; sünnet ve nafile namazlarin camide degil, evde kilinmasinin daha efdal oldugu belirtilmektedir. Teravih namazi da sünnet olan bir namazdir. Gece bekçiligi yapan bir kimsenin teravih namazini evinde kilmasi caiz midir? (...) Bazi fikih kitaplarinda; teravih namazinin Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde cemaatle kilinmaya basladigi belirtilmektedir. Cemaatle kilinan teravih namazi için; Hz. Ömer’in ‘Bu ne güzel bidat’ dedigi dogru mudur? Eger dogru ise, bunu nasil anlamamiz gerekir? Bu bidatten maksat nedir? (...) Teravih namazina baslarken yapilan niyet, tamami için geçerli olan bir niyet midir? Her dört rekati için, ayri ayri niyet edilmesi gerekir mi?” diyorsunuz.

CEVAP: Mektubunuzu özetlemeye gayret ettim. Teravih namazi; oruç ibadetinin degil, vaktin (yani Ramazan ayinin) sünnetidir. Dolayisiyle mesrû bir özürden dolayi oruç tutamayan bir mükellefin, teravih namazini kilmasi sünnettir. Nafile namazlarin mescidde degil, evde edâ edilmesi daha efdaldir. Resûl-i Ekrem (sav)’in, “Farz namazlar müstesna; bir kimsenin en efdal namazi, evinde kildigi namazdir”(1) buyurdugu malûmdur. Bu hadis-i serifi esas alan fakihler, su hükümde ittifak etmislerdir: Sünnet ve nafile namazlari evde kilmak daha efdaldir. Imam-i Hulvani, “Teravih namazi müstesna; bütün sünnet ve nafile namazlari evde kilmak, mescidde kilmaktan daha efdaldir” demistir. Gece bekçiligi yapan bir kimsenin, teravih namazini evinde kilmasi caizdir. Resûl-i Ekrem (sav)’in teravih namazini hem cemaatle, hem ferdi olarak evinde edâ ettigi sabittir. Bazi kaynaklarda, “Ferdi olarak evinde edâ etmesinin sebebi”, farz haline getirilmesi endisesiyle izah edilmistir. Hz. Peygamber (sav)’in vefatindan sonra, bu endise ortadan kalkmistir. Hz. Ömer (ra)’in ictihadi ve sahabe-i kiramin muvafakatiyla bu ibadet, diger nafile namazlardan farkli olarak, cemaatle edâ edilmeye baslanmistir. Rasid halifelerin tatbikati, müminler için bir hüccettir. Zira Resûl-i Ekrem (sav)’in, “Benim ve Rasid halifelerimin sünnetine sariliniz”(2) emrini verdigi malûmdur. Imam Ebû Yusuf (rha), hocasi Imam-i Azam Ebû Hanife (rha)’ye teravihin hükmünü ve Hz. Ömer (ra)’in cemaatle kilinmasiyla ilgili ictihadini sormus, o da su cevabi vermistir: “Teravih, sünnet-i müekkede’dir. Hz. Ömer (ra), onu (cemaatle kilinmasini) kendiliginden ortaya çikarmamistir. Bidat da islemis degildir. Onu ancak elindeki bir esasa ve Resûl-i Ekrem (sav)’den belledigi bir ilme istinaden emretmistir.”(3) Dolayisiyle teravih namazinin cemaatle edâ edilmesi, bazilarinin zannettigi gibi mezmun bir bid’at degildir. Lügat manasi açisindan, bu kelime kullanilmistir. Teravih namazinin cemaatle kilinmasi, Hz. Ömer (ra)’in ictihadi ve sahabe-i kiramin icmasiyla sabit olan bir tatbikattir.
Bir mükellefin, teravih namazini evinde ferdi olarak edâ etmesi veya kadinlarin yalniz baslarina kilmalari caizdir. Ancak bir belde halkinin tamami, teravih namazi için cemaati terk ederlerse, günah islemis olurlar. Serahsi’nin Muhiyt’inde de böyledir.(4) Imam-i Yusuf (rha)’dan rivayet edilmistir ki; bir mükellef, teravihi (imamla edâ ettigi gibi) cemaat halinde evinde edâ etse, bu daha efdaldir. Sahih olan sudur ki; süphesiz evde olan cemaat için fazilet vardir. Mescidde kilan cemaat için de baska bir fazilet vardir. Gerek cemaatle, gerekse münferiden teravih namazini kaçiran kimse, onu kaza edemez.(5)
Hz. Abdullah Ibn-i Abbas (ra)’dan rivayet edilen bir eserde, “Resûl-i Ekrem (sav)’in her dört rekatta, biraz istirahat buyurdugu” haber verilmistir. Dolayisiyle iki terviha arasinda bir terviha miktari oturmak (istirahat etmek) müstehabtir. Esasen terviha “biraz oturmak ve istirahat etmek” manasinadir. Bu oturma ve istirahat esnasinda cemaat serbesttir; dileyen tesbih çeker, dileyen zikirle mesgul olur. Teravih namazini Kâbe-i Muazzama’da edâ eden bir mükellef; terviha esnasinda yedi savt ile tavaf eder ve tavaf namazi kilar. Medineliler ise; ayri ayri dörder rekat namaz kilarlar.
Teravih namazinda, bes selâmdan sonra istirahat etmek mekruhtur.(6) Hanefi fukahâsi, “Teravihin her dört rekati için niyet etmek gerekir mi?” sualinin cevabinda ihtilaf etmistir.
Ibn-i Abidin bu meseleyle ilgili ihtilafi ve müftâbih kavli söyle izah etmistir: “Hülâsa’da ‘Sahih olan kavle göre, her dört rekatta niyet etmek sarttir. Çünkü her dört rekat baslibasina bir namazdir’ cevabi verilmistir. Haniye’de ise, ‘Esah kavle göre sart degildir.
Zira bütün teravih bir namaz mesabesindedir. Tatarhaniye’de de böyledir’ denilmektedir. Zahirine bakilirsa, hilaf niyetin asliyla ilgilidir. Bana kalirsa, sahih olan kavil birincidir.
Çünkü, teravih kilan kimse selâm vermekle hakikaten namazdan çikmistir. Binaenaleyh yeniden namaza girmek için mutlaka niyet lazimdir.”(7) Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
p
(1) Seyh Nizamüddin ve Heyet- Feteva-i Hindiyye- Beyrut: 1400, C: 1, Sh: 113.
(2) Sünen-i Ibn-i Mace- Ist: 1401, C: 1, Sh: 16, Had. No: 42; ayrica Sünen-i Darimi- Ist: 1401, Mukaddeme: 16, C: 1, Sh: 35.
(3) Ibn-i Abidin- Reddü’l Muhtar- Ist: 1983, C: 3, Sh: 89.
(4) Seyh Nizamüddin- a.g.e., C: 1, Sh: 116.
(5) Molla Hüsrev- Düreru’l Hükkam- Ist: 1307, C: 1, Sh: 119.
(6) Seyh Nizamüddin ve Heyet- a.g.e., C: 1, Sh: 115.
(7) Ibn-i Abidin- a.g.e., C: 3, Sh: 90 vd.

Kaynak: Akit Gazetesi

@ Ekrem Yolcu