bismill2.gif (3554 Byte)

IV. RÜKNEDDIN KILIÇ ARSLAN (1262-1266)

II. Giyaseddin Keyhüsrev'in ortanca oglu olan Kiliç Arslan Göyük Han'in tahta çikis merasimine katilmis ve ondan aldigi yarligi ile dönüste Sivas'ta agabeyi II. Izzeddin Keykâvus'u azlederek yerine kendi geçmisti. Ancak Celâleddin Karatay taht kavgalarina son vermek düsüncesiyle üç kardesi, birlikte Sultan ilân etmeyi daha dogru buldu. Ihtirasli devlet adamlarinin müdahaleleriyle bu durum uzun sürmedi ve IV. Kiliç Arslan Kayseri'ye gidip saltanatini ilân etti. 1254'te maydana gelen savasi kaybedince Uluborlu kalesine hapsedildi. Muineddin Pervane'nin gayretleriyle Baycu Noyan IV. Kiliç Arslan'i hapishaneden çikarip Selçuklu tahtina iade etti ve Mogol destegiyle 1262'den itibaren Anadolu Selçuklu gelenegine uyularak kapisinda bes nevbet (nevbet-i pencgâne) çalindi.

Mogol istilâsi yüzünden Anadolu'ya gelen Türkmenler ise IV. Kiliç Arslan karsisinda Keykâvus'u destekliyorlardi. Bu Türkmen gruplari arasinda en güçlüleri Denizli, Honas ve Dalaman civarinda yurt tutan uc gazisi Mehmed Bey idaresinde faaliyet gösteren Türkmenlerdi. Hulagu'nun huzuruna gelip kendine itaat arzetmesini istemesine ragmen Mehmet Bey gitmedi. Bunun üzerine Selçuklu-Mogol kuvvetlerinin hücumuna maruz kaldi ve damadinin ihaneti sebebiyle maglup oldu ve daha sonra Borgulu'da öldürüldü.

Bu devirde dikkati çeken Türkmen beyliklerinden biri de adini Kerimüddin Karaman'dan alan Karamanlilar'dir. Kiliç Arslan'a ve Mogollar'a karsi mücadeleleriyle taninan Karamanlilar 20.000 kisilik bir kuvvetle Konya'ya dogru yürüyünce Muineddin Pervane derhal asker toplayip onlarin karsilarina çikti ve Gâvele kalesi yakinlarinda cereyan eden savasta onlari bozguna ugratip ileri gelenlerini esir aldi.

Türkmenlerin Kiliç Arslan, Muineddin Pervane ve Mogollara karsi geristikleri bu faaliyet bir cihad hareketi sekline dönüsmüs ve Izzeddin Keykâvus'un etrafindan büyük kaynasma olmustur (1262).

Mogol baskilarinin en siddetli oldugu bir dönemde Baycu Noyan'in Hülagu ve Abaka Han'in güven ve dostlugunu kazanarak Selçuklu Devleti içinde büyük bir nüfuza sahip olan Muineddin Pervane 1262'den 1277 yilina kadar süren 15 yillik bir döneme adini veren meshur bir simâdir Hulagu'ya öylesine nüfuz etmisti ki Hulagu Kiliç Arslan'a kendisiyle görüsülmesi gereken bir mesele olursa Muineddin Pervane'den baskasinin gelmemesini söylemistir.

Mogollara dayanarak siyasi rakiplerini bertaraf ederek Anadolu'da mutlak bir otorite tesis etmistir. Adeta bir hükümdar gibi hareket eden Pervane alim ve seyhleri himaye etmis, medrese ve zaviyelerde huzur içinde egitim yapilmasini ve ibadet edilmesini saglamistir. Tokat'ta Hankâh-i Pervane adli bir zaviye, Kayseri'de bir medrese, Merzifon'da da bir cami yaptirmistir. Mevlânâ Celâleddin-i Rumî'nin yakin dostu olan Pervane ona ve müridlerine daima yardimci olmustur. Mogollarin sonu gelmeyen istek ve baskilarina ragmen Anadolu halkinin umumî refah seviyesini korumustur.

KILIÇ ARSLAN ILE PERVANE ARASINDA GERGINLIK

Selçuklular 1214 yilinda fethettikleri Sinop'u Karadeniz bölgesinin en önemli ihracât ve ithâlat limani haline getirmislerdi. Ayrica yaptiklari kale, cami, medrese ve diger hayir kuruluslariyla da sehre her bakimdan mamur bir görünüm kazandirmislardi. Insa edilen tersane de Sinop'a bir üs özelligi kazandirmisti. Mogol istilâsi ve iç karisikliklardan istifade eden Trabzon Komnenoslari (657/1259) yilinda Sinop'u isgal ve sehri idare etmek üzere Gavras adli birini vali tayin ettiler. Anadolu Selçuklu Devleti iç meseleleri hallettikten sonra Kiliç Arslan ile Muineddin Pervane Sinop'u geri almak için seferber oldular. 1265 yilinda Ilhanli tahtina çikan Abaka Han'i ziyaret edip degerli hediyeler takdim ettiler ve tahta çikisindan dolayi kendisini kutladilar. Bu sirada Abaka Han'a Sinop'u kurtarmak istediklerini söyleyip izin aldilar. Dönüste Muineddin Pervane Tokat, Niksar ve Samsun yöresinden topladigi askerlerle Sinop üzerine yürüdü ve sehri muhasara etti. Surlari karadan manciniklarla döverken 1000 seçkin denizciyle denizden de kusatma altina aldi. Neticede Rum valisi, Taceddin Kiliç tarafindan öldürülerek sehir ele geçirildi ve kiliseye çevrilen camiler ibadete açildi. Bu önemli zafer fetihnamelerle bütün müslüman ülkelere ve Abaka Han'a duyuruldu (664/1266). Bu basarisi Muineddin Pervane'nin nüfuz ve kudretini daha da artirdi.

Muineddin Pervane bu nüfuz ve kudretini kullanarak Sinop'un resmen kendisine temlik edilmesini istedi. Sultan Kiliç Arslan böyle bir seyin olamayacagini söyleyip itiraz ettiyse de Mogollar'dan destek gören Pervane'nin bu arzusunu yerine getirmek zorunda kaldi. Bizzat Ibn Bîbî'nin kaleme aldigi temliknâme ile sehri ona vermek zorunda kaldi. Sultani giderek artan nüfuz ve kudretine engel gören Muineddin Pervane Mogol kumandani Napsi Noyan ile diger Mogol temsilcilerini Sultan Kiliç Arslan'a karsi kiskirtmaya basladi. Hatta daha da ileri giderek onun Memluk sultani Baybars ile isbirligi yaparak Mogollara karsi sefere hazirlandigini söylüyordu.

Aslinda Muineddin Pervâne Tebriz'de bulundugu sirada bizzat Abaka Han'a Kiliç Arslan'i jurnal ederek: "Bu Selçuklulara emniyet olmaz" demis ve onun Memlûk sultaniyla birlikte hareket ettigini söylemisti. Abaka da onu Anadolu'da kendi naibi olarak gördügünü ve kim Mogollara muhalefet ederse hayati senin elindedir" diyerek Sultan Kiliç Arslan'i öldürmesi için adete yetki vermisti. Muineddin Pervane bu niyetini gerçeklestirmek için Anadolu'daki Mogol kumandan ve hâkimleriyle (yarguci) anlastiktan sonra Tokat'tan Aksaray'a hareket etmisti. Kiliç Arslan ile veziri Fahreddin Ali de onlardan kisa bir süre önce Anadolu'ya gelmislerdi.

Kiliç Arslan bir ziyafette bulundugu sirada sarhos vaziyette meclise gelen Mogol kumandanlar ona Muîneddin Pervane'yi öldürmek için plânlar yapmakta oldugunu söyleyerek hakaret etmislerdir. Sultan böyle bir düsüncesi olmadigini söyemisse de bu defa araya giren Pervane ile münakasaya tutulmus ve ona "ici Atabeg sen sarhos musun" diyerek karsilastigi manzara karsisindaki saskinligini dile getirmistir. Pervane ise cevaben: "Evet senin hareketlerin yüzünden sarhos gibiyim. Seni Uluborlu kalesinden çikarip saltanat makamina getiren benim. Fakat sen benim bütün hizmetlerimi unuttun" demistir.

Aslinda Pervane bütün yetkileri kendinde toplayip sultani bir kukla durumuna düsürmüstü. Fakat bütün bunlara ragmen onu ortadan kaldirmak için tertiplere girisiyordu. Sultan bu tertip karsisinda veziri Fahreddin Ali ile beraber Aksaray'daki sarayina gitti. Ertesi gün verdigi ziyafet sirasinda içkisine zehir katilmis sonra da çadiri Mogol askerleri tarafindan sarilmis ve yayinin kirisiyle bogularak öldürülmüstür (664/1266).

Sultanin cenazesi Konya'ya götürülerek Kümbedhane'de topraga verildi. 28-30 yaslarinda olan Kiliç Arslan kendisini tahta çikaran Pervane ve Mogollar tarafindan öldürüldügü halde halka içkiden öldügü söylenmistir. III. Giyaseddin Keyhüsrev Abaka Han'i ziyarete gittiginde o, babasinin eceliyle mi yoksa bir suikast sonucu mu öldügünü sormus. Giyaseddin Pervane'den korktugu için eceliyle öldügünü söylemistir.

Kiliç Arslan ata iyi binebilen, maharetle kiliç ve mizrak kullanan cesur fakat içki ve eglence düskünü bir hükümdar idi. Bu arada Mevlânâ ve Türkmen babalariyla sohbet eder onlara sarayinda ziyafetler verirdi.

Kaynak: Osmanli tarihi

Islam tarihi