TÂRIK SÛRESI

Kur'an-i Kerîm'in seksenaltinci suresi. Onyedi ayettir. Fasilasi elif, lam, ayn, ra, zi, ba ve kaf harfleridir. Mekkî sûrelerden olup, Beled sûresinden sonra nazil olmustur. Adini ilk ayetinden geçen "Târik" kelimesinden almistir.

Surede Allah Teâlâ, Kur'an ayetlerini yalanlayan kâfirlere, insanin güç açisindan ne kadar önemsiz ve hakir oldugunu haber vermekte, pesinden Kur'an'in vasiflarini açiklamakta, sonra da Resulullah (s.a.s)'e inkârcilara mühlet vermesi emredilmektedir. Iki bölümden olusan sûrenin her iki bölümü de kasem ile baslamaktadir. Birinci bölümün baslangicinda göge ve gece ortaya çikana (Târik) kasem edilmektedir. Ikinci bölüm ise; "Dönüs yeri olan göge" yemin edilerek baslamaktadir. Ilk bölümdeki yeminden sonra insani ve amellerini koruyan meleklerin varligi belirtilmekte; pesinden, insanin yaratilisinin ilk basamagi ikinci kasemden sonra ise, Kur'an'in ciddi ve hak ile batili birbirinden ayiran ilâhi bir kitap oldugu dile getirilmektedir.

ilk âyetlerde göge ve gece ortaya çikan bir yildiza yemin edilmekte ve gece ortaya çikan seyin ne oldugu açiklanmaktadir.

"Göge ve gece ortaya çikana (Târik) yemin olsun. Sen gece ortaya çikanin ne oldugunu nereden bileceksin? O, isigiyla karanliklari delen bir yildizdir" (1-3).

Allah Teâlâ göge, oradaki yildizlara yemin ederek, her insanin üzerinde, O'nun emriyle hareket eden bir gözetleyicinin varligini kesin olarak vermektedir. Kaseme cevap olmasi acisindan bu mana, te'kid edilmis gerçegin bildirilmesidir. Bütün insanlar, Allah tarafindan tayin edilmis görevli melekler tarafindan sürekli gözelenirler. Yapilan ve yapilmasi gerektigi halde yapilmayan her seyi tesbit ve kaydederler. Bunun anlami sudur: Kainatta oldugu gibi yeryüzünde de bir basibosluk yoktur, yani insanlar kendi hallerinde terkedilmis degillerdir. Allah Teâlâ bu gerçegi; "Her insanin üzerinde muhakkak bir murakabe edici vardir." (4) ifadesiyle teblig etmektedir. Kasemle teyid edilen bu ayet, herkes için çok büyük ve dehset verici bir uyariyi tasimaktadir. Bu gerçegi idrak eden kimse, hiç kimsenin görmedigi bir yerde dahi olsa, yaptigi seylerin sürekli gözetildiginin ve gelecekte mükâfatlandirilmak veya cezalandirilmak için bütün islerinin kaydedildiginin bilincinde olarak hareket edecektir.

Daha sonra insanoglunun bizzat kendi yaratilisina bakmasi, geldigi yeri ve seklini görerek ikinci yaratilisinin hiç de zor bir sey olmadigini idrak etmesi için yol gösterilmektedir.

Insan neden yaratildigina bir baksin. O, bel kemigi ile gögüs kemigi arasindan çikan tazyikli bir sudan yaratilmistir. Süphesiz Allah, insani öldükten sonra diriltmeye kadirdir" (5-8).

Her nefis için gözetleyici tayin eden Allah Teâlâ, insanlarin gizli olarak isledikleri seylerin kiyamet gününde tek tek ortaya çikarilacagini ve o günde insanoglunun güçsüz bir sekilde teslim olmaktan baska bir sey yapamayacagini ve hiç kimseden de yardim alamayacagini haber vermektedir: "Sirlarin ortaya dökülecegi gün, insanin ne bir gücü ne de bir yardimcisi vardir" (9-10).

Öldükten sonra tekrar dirilmeyi ve sonrasindaki olaylari kabul etmeyen veya bu konuda süphesi bulunan kimselere bu iste sek ve süpheye yer olmadigi, ahiret hayatinin kesin ve mutlak bir gerçek oldugu, göge ve yere kasem edilerek bildirilmektedir.

"Andolsun o dönüs yeri olan göge ve yarilan yere ki, muhakkak o kesin bir hükümdür. O bir eglence degildir" (11-14).

Müsrikler, Kur'an ayetlerinin insanlara ulastirilmasini engellemek için çesitli yollara basvuruyorlar, Islam'in nurunu söndürmek ve insanlari süpheye düsürmek için akil almaz iftiralarla müslümanlara karsi karalama kampanyalari tertipliyorlardi. Allah Teâlâ, onlarin bütün tertiplerinin bosa çikarilacagini ve önüne geçmeye çalistiklari Islâm davasinin, her seye ragmen takdir edilmis hedefine ulasacagini ve kafirlerin kisa bir zaman sonra kendilerine haber verilen sözle karsilasacaklarini bildirmektedir.

"Onlar, tuzaklar kuruyorlar. Ben de bir düzen kurmaktayim. Ey Muhammed! Sen o kâfirlere mühlet ver. Onlara az bir zaman tani" (15-17).

Ömer TELLIOGLU

Hazirlayan: Muhammed Faruk