bism.gif (3387 Byte)

FÂTIR SÛRESI

Kur'an-i Kerîm'in otuz besinci sûresi. Mekke'de nazil olmustur. Kirkbes ayet, yediyüz yetmisyedi kelime, üçbinyüzotuz harftir.

Fasilasi, Râ, Mim, Nun, Dal, Zi, Be, Elif harfleridir.

Allah'in insanlara sünneti, nimetleri, varliginin ve büyüklügünün delillerine ait tabiattan hatirlatici ayetler, küfredenlerle iman edenlerin karsilastirilmasi, seytan, melekler, mü'minler için yeni bir hayat ve düzenin ilkeleri, sIkIntilarin sonu, ahiret, kozmoloji, yaratilis gibi hususlari konu edinmektedir.

Sûre, Allah'a hamd ve senâ ile baslamaktadir. Daha sonra varlik âleminin sirlarindan, dis dünyadaki ibret alinacak ayetlerden, sayisiz nimet, hikmet ve yüceliklerden söz edilmekte, Allah'in varligi ve birligine delâlet eden isaretlerden misaller verilmektedir.

Sûre, bütün insanlari uyarmakta, inanca ve kurtulusa iliskin dogru bilgilenmeyi saglamaktadir.

Allah, gökleri ve yeri yaratan, iki-üç türde kanatli melekleri elçiler kilandir. Buhâri ve Müslim'deki rivâyette, Hz. Peygamber'den, Cebrâil'in alti yüz kanadi oldugu belirtilmistir. Ancak melekler, gayba ait bir konudur ve mâhiyetlerini sadece Allah bilir. Allah, her seye kâdirdir. Bizler, sadece onlarin Allah'in uçan çesitli kanatlara sahip hizmetçileri oldugunu anliyoruz.

Allah'in insanlara verdigi rahmeti hiçbir sey önleyemez. O, azizdir, hâkimdir. Diledigi gibi açar, kapatir, kisaltir, uzatir. O, her an diledigi gibi yaratir, yarattigini artirir. O, mutlak galib, hüküm ve hikmet sahibidir. O'nun sayisiz nimetlerine bakin da, sizi kimin yarattigini görün. Allah'in nimetleri alabildigine meydandâdir. Insanlar, bu nimetleri her an görüyor, hissediyorlar fakat, basiretleri baglananlar, artik bunlari göremiyor, bile bile nankörlük ediyorlar. Allah'i geregi gibi degerlendiremiyorlar. Insan, bu yüzden çok zâlim, çok câhil, çok nankördür. Dünya hayati aldaticidir. Seytan da Allah'in affina güvendirerek aldatir. Yâni seytan, (ve seytanin insanlari), insanlara "Allah yoktur veya Allah'in bu dünya ile ilgisi yoktur yahut Allah vardir ama, vahiy ve risalet uydurmadir..." gibi hileli akil yürütmelerde bulunurlar. Veya "Allah, çok affedicidir; ne yaparsaniz, yapin, affeder" derler ve Islâm'in davetine aldirmazlar. Halbuki Allah'in va'di haktir. Seytan bir düsmandir; öyleyken, siz de onu düsman görün. Inananlara magfiret ve büyük mükâfat var, inkârcilara da azab... Kötü isi kendisine güzel gösterilip de, onu güzel gören kimse, kötülügü hiç islemeyene benzer mi? Helâk ve hüsran içinde, nefsini begenip gurura kapilarak, kendini her zaman emin sanmakla en büyük tehlikeye sürüklenen sapiklarin alnina dalâlet mührü vurulmustur. O yüzden onlara üzülmek gereksizdir. Çünkü Allah, onlarin yaptiklarini en iyi bilendir. Onlar için kötülük dogaldir, fitratlari bozulmustur.

Hakki yalanlayanlara üzülme, nasil olsa Allah, onlarin hal ve gidisini biliyor. Hidâyet ve dalâlet Allah'in elindedir (Ey, Resulum!), eger seni yalanliyorlarsa, senden önceki peygamberler de yalanlanmistir. Bütün isler Allah'a döndürülür.

Allah, rüzgârlari gönderir, onlar da bulutlan kaldirir. Biz, bulutlan ölü bir yere sürüp, onunla topragi ölümünden sonra diriltiriz. Iste, ölümden sonra dirilme böyledir. Iman etmek isteyen için deliller ortadadir, sapitmak isteyen, açik delillere ragmen sapitir. Ancak gâfiller, ayetlerden yüz çevirirler. Onlarin ibret alacaklari akillari bile yoktur!

Izzet ve kudret isteyen, bilsin ki, kudret, bütünüyle Allah'indir. Güzel sözler O'na yükselir, sâlih amel de güzel sözleri yükseltir. Kötülükleri tasarlayip düzenleyenlere ise siddetli bir azap vardir. Ve onlarin kurduklari tuzaklar hep bosa çikar...

Toplumlarin câhiliye geleneginin ileri gelenleri hep büyüklenmisler ve peygamberlerin davetini hor görerek, kendilerinden izzet ve serefin gidecegi endisesiyle iman etmemislerdir. Halbuki, onlarin iman etmemekle zaten izzetleri kalmamistir. Insanlari zillete düsüren kendi hirs ve sehvetleriyle, korku ve bos hayalleridir. Bunlarin üstüne çikabilen, izzete kavusmus demektir. Ve onu hiç kimse zelil edemez. Izzet, Allah'in önünde korkuyla, hasyet ve takva üzere bulunmak, her hâlükârda O'nu anmaktir. Bâtil sözle, hak sözü susturmak isteyenler, hiçbir zaman basari kazanamamislardir.

Sure, Allah'in ilmi, hikmeti ve yüceligine dair misallerle devam eder:

Allah, sizi topraktan yaratti, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift kildi. O'nun bilgisi olmadan, hiçbir disi gebe kalmaz ve dogurmaz da. Ömür sürene ömür verilmesi ve onun ömründen kisaltilmasi da mutlaka bir kitapta yazilidir. Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydir.

Iki deniz bir degildir. Su; tatlidir, susuzlugu keser ve içimi kolaydir. Su da tuzlu ve açidir. Ancak herbirinden taze et yersiniz ve takinmakta oldugunuz süs esyalarini çikarirsiniz. O'nun fazlindan aramaniz ve umulur ki sükretmeniz için gemilerin denizde sulari yara yara akip gittigini görürsün.

Insanin topraktan, sonra nutfeden çift yaratilip, hiçbir disinin O'nu bilgisi olmaksizin gebe kalmadigi ve dogurmadigi, ömürlerin süresinin bir kitapta yazildigi, tatli ve aci sulariyla iki deniz, sulari yararak ilerleyen gemi. Gece ile gündüzün ardarda gelmesi, günes ve ayin belirli bir süreye kadar akip gitmeleri, hep Allah'in düzenleridir. Iste, bunlari yaratip düzene koyan Allah'tir. Sizin ilahlariniz ise, bir çekirdegin incecik zarini bile yaratamaz; onlar, dualarinizi isitmezler, isitmis olsalar bile cevap veremezler. Kiyamete, onlar, sizi tanimazlar.

Insanlar Allah'a muhtaçtir, Allah ise Ganidir (her seye sahip, hiçbir seye muhtaç degil), Hamiddir (övülmeye lâyiktir). O dilerse, sizi yokeder, yerlerinize yepyeni insanlar yaratir, bu onun için zor degildir. O halde küfre düsmeyin.

Herkes kendi günahlarindan sorumludur. Kimse kimseye "dininden vazgeç, günahina ben kefilim" diyemez. Kiyamette herkes birbirinden kaçacaktir. Ancak sonuç itibariyle herkes ayni olmayacaktir. Körle gören; karanlikla aydinlik; gölgeyle sicaklik; dirilerle ölüler bir degildir. Mü'minle kâfir de bir olamaz. Peygamber ancak teblig eder, gaybla korkutur korkanlar da namaz kilanlar, nefislerini tutanlardir. Her ümmet, geçmiste ayni durumlari yasamistir, sizler de farkli degilsiniz. Hakki inkâr edenleri Allah nasil helâk etmis, yeryüzünde onlardan kalanlara bakin da ibret alin. Acikli bir sekilde mahvolanlara her zaman mutlaka bir uyarici gelmistir, ancak onlar, O'nu reddetmislerdir.

Allah, gökyüzünden su indirir; o suyla renk renk meyveler çikar. Sayisiz varliklar yaratmistir. Ayni toprak ve sudan farkli, çesit çesit, degisik tad ve biçimlerde meyvelerin çikisinin anlamini hiç düsünmüyor musunuz? Bu muazzam düzenin arkasinda kim var? Hiç akletmiyor musunuz? Daglardan beyaz, kirmizi, siyah çesitli madenler çikar. Insanlarin renkleri çesitlidir; diger canlilarin ve hayvanlarinda. Iste, kullari içinde Allah'tan ancak âlim olanlar korkar. Allah'in hikmetine, kahhârligina ve Cebbarligina ne kadar vakif olmussa, O'ndan öylece korkulur. Allah'in en yüce sifatlarini bilmeyen câhildir. Alim, Allah'tan çok korkan demektir. Allah, çok bagislayicidir. Zâlimlere bile mühlet verir, hemen yoketmez. Allah'in kitabini okuyup, dosdogru namaz kilanlar ve riziklarindan infak edenler, öyle bir ticâret yapmislardir ki, Allah, kesinlikle onlari zarara ugratmaz, üstelik ecirlerine noksansiz karsilik verdigi gibi, ayrica kendi fazlindan da artirir. O, çok affedici, amelleri takdir edendir.

Kur'an-i Kerîm, öncekileri dogrulayicidir. Ve Vahiy, gerçegin ta kendisidir. Allah'in büyük fazli iyilik için çalisanlara ve birbirleriyle iyilikte yarisanlaradir. Bunlar, cennete gireceklerdir. Allah, müslümanlar hakkinda su buyruklariyla bilgi vermektedir:

"Sonra da Kitabi kullarimizdan seçtiklerimize miras kildik. Artik onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi ortadadir, kimi de Allah'in izniyle hayirlarda yarisir. Iste bu uuyük fazlin kendisidir. Adn cennetleri onlarindir, oraya girerler, orada, altindan bileziklerle ve zincirlerle süslenirler. Orada, onlarin elbiseleri de ipektir. Derler ki: Bizden hüznü giderip, yokeden Allah'a hamdolsun. süphesiz Rabbimiz gerçekten bagislayicidir. Çünkü kabûl edendir" (32-34) Onlara orada bir yorgunluk ve bikkinlik yoktur.

Müslümanlar üç gruptur:

1- Kendi nefslerine zulmedenler: Iman etmis, ama günahkârdirlar. Imanlari zayiftir, dini uygulamada zaaflari vardir.

2- Orta yoldakiler: Iman ile ameli orta yolda gerçeklestirmeye çalisanlardir. Ancak tam manasiyla teslim olmamislardir; gevsektirler.

3- Sadece iyilik yapanlar: Bunlar, muttakiler, kendilerini sonuna kadar Allah'a teslim etmis kimselerdir. Iyilik için yaratilmislardir. Kitab'a tam manasiyla varis olmus, fedakâr insanlardir. Günahlardan kaçarlar, tövbeleri nasuhtur.

Müfessirler, sadece son grubun mu cennete girecegi hakkinda ihtilaf etmislerdir. Zemahserî ve Imam er-Râzî, hayirlarda yarisanlarin Adn cennetine girecegini söylerken, çogunluk ise hesaba çekilsin çekilmesin bu üç grubun cennete girecegi anlamini çikarmislardir. Onlar, Resulullah'tan Ebu Derda (r.a.)'in su rivâyetini delil göstermislerdir:

"Iyilikte ileriye gidenler ve basariya ulasanlar, kendilerine hiç hesap sorulmadan Cennet'e gireceklerdir. Orta yolu tutanlar, hesaba çekileceklerdir ama, hesaplari kolay olacaktir. Digerleri, yani nefislerine zulmedenler ise hesabin sonuna kadar bekletilecekler ve daha sonra Allah onlara rahmet edecektir. Böylece onlar da cennete girecekler ve 'Bizi sIkIntidan ve kederden kurtaran Allah'a hamdolsun ' diyeceklerdir. "

Kâfirler için de cehennem atesi vardir. Zira onlar nankördürler. Cehennemde onlar söyle çiglik atarlar: "Rabbimiz, bizi çikar,yaptigimizi birakip salih ameller isleyelim." Allah, buyurur: Size dünyada ögüt alabilecek olanin ögüt alabilecegi kadar ömür vermedik mi? Hem size uyaran da gelmisti. Ama siz inkâr ettiniz. Öyleyse tadin azabi, artik zâlimlere kurtulus yok...

Resulullah'tan (s.a.s.): "Sayet bir kimse kisa bir ömür yasamissa, onun için küçük bir özür sözkonusudur. Ancak altmis yil ve daha fazla yasamissa, artik onun için hiçbir özür ileri sürme imkani yoktur.'' hadisi rivâyet edilmistir.

Surenin sonuç bölümünde ise, Allah Teâlâ, su açik hidâyetini bildirmistir:

Allah, süphesiz göklerin ve yerin gaybini bilendir. Gerçekten o sinelerin özündekini bilir. Yeryüzünde sizi halifeler kilan O'dur. Öyleyse kim küfre saparsa, artik küfrü kendi aleyhindedir. Allah'a ortak kostuklari seyler, yerde bir sey mi yaratmislar? Yahut gökte ortakliklari mi var? Yoksa onlara bir kitap verilmis de, onlar bunun için apaçik bir belgeye sahiptirler? Hayir, zulmetmekte olanlar, birbirlerini aldatmadan baskasini va'd etmiyorlar. Allah, gökleri ve yeri zevâl bulurlar diye her an kudreti altinda tutar. Andolsun eger onlar, zevâl bulacak olsa, kendisinden sonra artik onlari kimse tutamaz. Süphesiz o, halim olandir, bagislayicidir.

Kendilerine azabla korkutucu bir peygamber gelirse, Allah'a herhalde diger ümmetlerden herhangi birinden daha çok dogru yolu tutacaklarini ahdetmislerdi. Fakat onlara gerçekte azabla korkutan geldiginde bu, onlarin haktan uzaklasmalarindan, nefretlerini artirmaktan baska bir sey olmadi. Demek ki, onlar, bile bile yalan ve iftira da atabiliyorlar. Çünkü amaçlan yeryüzünde büyüklenmektir. Ama bak, sonlari ne oldu, ne olacak?.. Birbirlerini aldatip, gaflete düserek, hiç bir faydasi olmayan gurur içinde hayatlârini bosâ geçirdiler. Onlarin yerdeki akibetlerine baktigimizda, göge de bir bakin. Alabildigine uzanan su uzay boslugu ve serpistirilmis yildizlara bakin, hepsi nasil bir düzenlikte duruyor. Kalpleriniz katilasmadiysa, onlari böyle intizamli tutanin kim oldugunu anlarsiniz. Bu sasmaz nizam bir bozulsa, Allah'tan baska onu düzeltebilecek kimse var mi? Hakikaten Allah, Halîmdir, Gafur'dur. Suçlulari hemen cezalandirmiyor, onlarin yüzünden bu aleme son vermiyor, hâlâ firsat taniyor. Islenilen her günahtan dolayi insanlari sorguya çekmiyor. Hâlâ bilmeyecek misiniz?

"...Sen, Allah'in kanununda asla bir degisiklik bulamazsin. Sen, Allah'in kanununda asla bir döneklik te bulamazsin" (43).

Dünya, hayat ve insana ait ne varsa, hikmetsiz, abes, saçma, gelisigüzel bir akip gitme degildir. Bilin ki, sizin, günlük hayatinizin hayhuyunda gaflet içinde olup görmeseniz de, her sey bir düzen içinde akip gitmektedir. Tarihin, toplumun, insanin, evrenin anlamini kavramaniz için yeryüzünü gezin, dolasin, bir bakin öncekilerin âkibeti nasil olmus... Ki, onlar, öncekilerden daha kuvvetliydiler. Bakin Firavun'un cesedine, tatli ve tuzlu sularin görünmez sirlarina...

Ancak ne göklerde, ne yerde hiçbir sey Allah'i aciz birakamaz. Süphesiz ki O, hakkiyla bilen, her seye kâdir olandir. Eger Allah, insanlari kazandiklari yüzünden hemen sorguya çekseydi, yeryüzünde bir tek canli birakmamasi gerekirdi. Fakat onlari belli bir süreye kadar erteler. Nihayet vakitleri gelince gerekeni yapar. Dogrusu Allah, kullarini görmektedir. O kullar bu kadar nankörken, yüce Allah, yine de firsat ve imkânlar verir. Iyilik yapip, çirkinliklerini örtmeleri için. Rabbinin sani ne yücedir. Herseyin mülkü, tasarrufu O'nun elindedir. Siz, ancak O'na döndürülüp, götürüleceksiniz.

Sait KIZILIRMAK