Toplumdaki kadinin istismari

Gülay Pinar


Materyalist zihniyetle yogrulmus toplum, Kur'ân ahlâkindan uzaklasirken, ortaya çikan dejenerasyonun boyutlari da ayni oranda büyümektedir.

"Cahiliye toplumu" diye nitelendirilen bir toplulukta, yani Allah'in dininden habersiz insanlarda kesinlikle sevgi, saygi, vera ve sadakat gibi duygulara yer yoktur. Bugün bu zihniyetin olusturdugu çarpik ahlâk sisteminin, toplumda açtigi maddî manevî derin yaralari görmemekse mümkün degildir. Toplumu içeriden çökerten bu dejenerasyon kadinlara olan bakis açisini da etkilemistir.

Kadin genellikle bir cinsel obje olarak görülmüs ve bu sistemde ikinci plana itilerek toplumda yer edinebilmek için sürekli bir mücadele vermek zorunda birakilmistir. Bütün bunlarin nedeni düzenin kendisinden ileri gelmektedir. Cahiliye toplumunun yasadigi hayat, sadece çikar ve maddiyat üzerine kurulmustur. Para, mevki, güzellik neredeyse tek deger ölçüsüdür. Dikkat edilirse; saygi, sevgi baglilik gibi ahlâkî degerler dahi maddiyatin üzerine kurulmustur. Durum böyleyken, sadakat, samimiyet, vefa gibi ulvi degerlerin yasanmasinin mümkün olmadigi bir ortam olusur. Kur'an ahlâkinin yasanmadigi her yerde, kadin böyle bir istismarla karsilasacaktir. Oysaki kadinin dünya hayatindaki mutlulugu, ancak toplumun Islâm dairesindeki terbiyesi ile mümkündür.

TOPLUM KURALLARI

Insanin aslî görevi, hayatini Kur'an-i Kerim'e göre düzenlemektir. Çünkü tüm kainati ve o kainattaki insani yaratan Allah, yarattiginin nasil yasamasi ve nasil kulluk görevini yerine getirmesi gerektigini Kur'an-i Kerim'de bildirmistir. Herkesin kendi kafasina göre kurallar veya bir takim kriterler koyarak yasadigi toplumun karmasa ve içinden çikilmaz bir kaos halini almasi kaçinilmazdir. Elbette ki her konu hakkinda yeryüzündeki insan sayisi kadar fikir vardir. Herkes kendi zeka ölçüsü ve deger yargilari dogrultusunda ortaya koydugu fikrin dogru oldugunu düsünecektir. Oysa sonsuz güç sahibi olan Cenab-i Allah tarafindan yaratilan tüm insanlar için neyin iyi neyin kötü oldugunun belirlenmesi de yine sonsuz akil sahibi olan Allah-u Teâlâ tarafindan yapilabilir. Aksi takdirde ortaya cahiliye ahlâki çikacaktir. Cahiliye ahlâki kisiden kisiye toplumdan topluma, zamandan zamana degisen kisacasi binlerce, onbinlerce ve hatta tahmin bile edemeyeceginiz pek çok kuraldan olusur. Ayrica insanin canini yakmak, huzursuzluk vermekten baska bir ise yaramaz.

CAHILIYE DÖNEMINDE KADIN

Cahiliyede din ve ahlâk yapisi hiçbir dayanagi olmaksizin tamamiyle batil inançlarla doludur. Bu sebeple, hem tek tek sahislar üzerinde, hem de toplumlar üzerinde bir zulüm sistemine sebebiyet vermektedir.

Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz'in döneminde Kur'an-i Kerim'in vahyinden evvel yasanan cahiliye döneminin en belirgin özelliklerinden biri, toplumun kiz çocuklarina karsi gösterdigi tutumdur. Kur'an-i Kerim'de pek çok âyet-i kerimede Cenab-i Allah bu konuyu vurgulamis ve kiz-erkek ayriminin ne denli yanlis bir batil inanç oldugunu bildirmistir.

"Ve Allah'a kizlar isnad ediyorlar, (hasa) O yücedir. Hoslandiklari erkek çocuklar da kendilerinindir. Onlardan birine kiz çocuk müjdelendigi zaman içi öfkeyle tasarak simsiyah kesilir." (Nahl Suresi 57-58. âyet-i kerimeler)

Cahiliye devrinde; din bilinmedigi ve güzel ahlâktan habersiz yasandigi için pek çok âyet-i kerimede bize Cenab-i Allah tarafindan bildirildigi gibi, kiz çocuguna bir öfke ve bir sevgisizlik sözkonusu idi. O devirde kadinlari erkeklerden asagi görmenin bazi sebepleri vardi. Kabile savaslari çok fazla idi ve bu savaslar esnasinda kadinlarin esir düsmesi onlar için bir utanç sebebi oluyordu. Ayrica zor çöl sartlarinda kadinlarin savasmamalari, kabileler arasinda devam eden çetin savaslarda yer almamalari bir eksiklik olarak degerlendiriliyordu. Bu da istenmemelerine bir sebepti. Fakat bunun yanisira ticaretle çok ciddi sekilde ilgilenen, hatta kervan sahibi olan hanimlar vardi. Meselâ bunlardan biri Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ilk hanimi olan Hz. Hatice (r.a.)'dir.

O dönemi, günümüzdeki toplumun kadina bakis açisiyla kiyaslamak gerekirse, her iki dönemde de kadinin asagi görülmesinin sebebi, yalnizca bedensel bazi farkliliklardir. Ancak kas yapisindaki bir fark veya fiziki bir ayrimdan ötürü üstünlük iddiasi mümkün olamaz. Insanlarin çesitli eksiklikleri olabilir. Örnegin bir kolu, bir bacagi olmayabilir, gözü görmeyebilir veya buna benzer bazi fizikî kusurlarla yaratilmis olabilir. Fakat bir çok insana göre daha inançli, daha sabirli, güzel ahlâkli, dirayetli, kararli yapi gösterebilir. Insani sahsiyet bakimindan üstün kilan iste bu degerlerdir. Kul olarak tüm insanlar kadin olsun erkek olsun, herkes Allah-u Teâlâ nezdinde birdir.

GÜNÜMÜZDE KADIN

Bugün kadina karsi takinilan tutum, kadinin hak etmedigi bir durumdur. Ayni cahiliye devrindeki gibi kadini hor görmek ve onu küçümsemek genis kitlelerce benimsenmis bir durumdur. Ve bu durum öyle bir safhaya ulasmistir ki toplum bu konuyu sonu gelmeyen bir tartisma konusu haline getirmistir. Dernekler kurup, yürüyüsler düzenlenerek adeta bir soguk savas ortami hazirlanmistir. Iste bu su anlama gelmektedir; dinin yasanmadigi bir ortamda, zulüm hakim olur. Oysa ortada ne tartisilacak, ne de üzerinde fikirler yürütülecek bir konu vardir. Çok açikça belli ki hiç kimsenin hiç kimseye karsi takva disinda bir üstünlügü yoktur.

Günümüz toplumunda çözülmeyen bir konu olan kadin-erkek esitligi mevzuu, uygar oldugunu iddia eden yirmi birinci yüzyil insaninin aslinda on dört asir evvel yasayanlardan pek de farkli olmadiklarini açikça göstermektedir. Cahil olduklari için, kadina ikinci sinif insanmis gibi muamele eden ve öyle görenler, su zamanda yine cahil olduklarindan ayni sekilde davraniyorlar. ISLÂM'DA KADIN

Islâm ahlâkini ve Kur'an'i yasamayan çevrelerin titizlikle uyguladigi politikalar ve propagandalar yoluyla, 'Islâm'i yasayan kadinin esaret altina girdigi' seklinde bir imaj olusturmaya çalisilmaktadir. Ancak bu çevrelerin kadina yönelik olumsuz yöndeki çalismalari sadece günümüzde degil, yillardan beri süregelmektedir. Bu çabalarin sonucunda bugün Islam'in gerçek yüzünden habersiz çevreler, bu yanlis imaja kapilmis ve Islam hakkinda olumsuz bir önyargiya sahip olmuslardir. Böylelikle yadsinamayacak kadar genis bir kitle, Islam dini ve Kuran hakkinda kulaktan dolma bilgilendirilmisdir. Bugün din hakkinda olusturulan imaj gibi, kadinin Islâm'daki yeri için de tamamiyla hayal mahsülü bir imaj olusmustur.

Islam sanilanin aksine, Kuran sinirlari içerisinde, cahiliye toplumunun kavrayamadigi kadar genis bir özgürlügü kadina sunmustur. Özgürlügü dejenerasyon ve asirilik olarak algilayan cahiliye toplumunun kadinlari ise tam anlamiyla esareti yasamaktadirlar. Özgürlük olarak nitelendirdikleri bu hayat tarzi onlarin maddi ve manevi açidan asiri derecede sömürülmelerine neden olmaktadir. Özgürlük adina seçilen bu maddiyatçi sistem, içine girenleri adeta bir girdap gibi içine çeker ve ardindan gerçek yüzünü gösterir. Oysaki, müslüman kadinin tek amaci, Allah'in hosnutlugunu kazanarak yasamak olacaktir. Dolayisiyla ancak kendisi gibi düsünen, Kuran'a bagli kisilerin olusturdugu bir sistem içinde rahat edebilir.

Cenab-i Allah'in indirdigi ayetler ile getirdigi yasak ve sinirlamalar oldukça açiktir. Oysa cahiliye hayati, binlerce kuraldan olusur. Hayatini Allah'in (c.c.) rizasina göre degil de, kul rizasina göre düzenleyen kadinin durumu sanilanin aksine çok zordur. Allah'tan (c.c.) korkmayan, kadinlari ticari bir araç, bir meta olarak gören toplumun binlerce sapkin kurallarina uyan kadin gerçek bir boyunduruk altina girmistir. Allah (c.c.)'in ayetlerinden yüz çevirip binlerce kuralin, baski ve kisitlamasina giren kadin 'çagdas bir köle' olmaktan öteye gidemeyecektir .

Oysa Islam, kadinin özgürlügünün teminatidir . Islam dini, kadina bir anne, bir es ve bir kardes olarak en büyük saygiyi gösteren bir dindir. Cenab-i Allah (c.c.) erkegi, karisina iyi bakmakla yükümlendirmistir. Peygamberimiz Veda Hutbesi'nde 'Kariniza iyi bakin, gerçekten onlari, Allah (c.c.) sizlere emanet etmistir ve size eslik yapmalarina izin verilmesi Allah'in sözüyledir' demistir.

ÖRNEK KADINLAR

Cenab-i Allah, Kur'an-i Kerim'de müslümanlara model olarak, peygamber, resul ve salih müminlerden pekçok örnekler göstermistir. Hz. Meryem ve Firavun'un karisinin güzel ahlâki da müslüman kadinlara verilen örneklerdendir. Hz. Meryem'in Allah korkusu, her isinde O'na dönüp yönelmesi, iffeti, iman eden kadinlar için çarpici bir örnektir. Rabbimiz ayeti kerimede Hz. Meryem için, 'O'nu bir bitki gibi yetistirdik' diyerek, kadinin tipki bir bitki gibi özenle yetistirilmesinin önemini vurgulamistir.

Bir diger örnek ise; zamaninin küfürde en azgin kisisi Firavun'un sarayinda yasamasina ragmen iman sahibi olan Firavun'un karisidir. Sahip oldugu tüm imkana ragmen hak yolu yani Allah'in rizasini tercih etmistir. Firavun'dan uzaklasarak Allah (c.c.) katinda cennete talip olmasi mümin kadinlar için Kur'an-i Kerim'de vurgulanan örneklerden biridir.

Dönemin en varlikli ve nüfuzlu kisisi olarak bilinen Firavun'a karsi gelerek, yalnizca Allah Rizasina ve ahirete yönelmesi, güçlü bir imana sahip olmasinin en güzel delilidir.

Allah kadini adeta bir inci gibi yaratmis ve kadinin korunup gözetilmesi için bir çok ayet indirmistir. Bunlardan birkaçi söyledir.

* Bir seyden haberi olmayan mümin kadina zina iftirasi atanlarin dünya ve ahirette lanetlenmesi ve onlarin büyük bir azapla azaplanmasi (Nur 23)

* Kadinlarin hamileyken bosandigi takdirde nafaka almasi (Talak 6)

* Kadinlarin darlik ve sIkIntiya düsürmek amaciyla zor duruma sokulmasi (Talak 6)

* Kadinlara zorla mirasci olmanin haram olmasi (Nisa 19)

* Kadinlarin bosandigi zaman iddetleri süresince -çirkin bir hayasizlikta bulunmamak sartiyla- evlerinden çikartilmamasi (Talak 1)

* Genis imkanlari olanlarin, nafakayi imkanlarina göre genis vermesi (Talak 7)

Kuran-i Kerim'de daha bunun gibi, kadinin korunup gözetilmesini emir ve tavsiye eden pek çok ayet mevcuttur.

Müslüman kadin, hayatini Allah'in (c.c.) hosnutlugunu kazanacak sekilde düzenledigi için son derece güçlü, dirayetli, kararli yapi sergiler. Her müslüman gibi kendi gücü ve imkanlari dahilinden yeryüzündeki zulme ve haksizliga son vermek için mücadele eder.

KURAN'DA KADIN ERKEK ESITLIGI.

Cahiliye toplumunda kadinlarin verdigi mücadelelerden birisi de sürekli tartisma konusu olan kadin-erkek esitligidir. Bugün Islam'in ortaya koydugu ahlâk sistemi tam olarak yasanmadigi için kadinlar kendi imkanlariyla haklarini ariyorlar; bu konuda kitaplar yaziyor, paneller, konferanslar düzenliyor, 'biz de üstünüz, bizim de toplumda bir yerimiz olmali' diyerek sonuca baglanmayacak bir kavganin mücadelesini veriyorlar. Islâm'in gerçek yüzünden habersiz olan bu kisiler, çözüme ancak bu sekilde ulasacaklarini düsünüyorlar. Herseyden önce, Kuran'da kadin erkek ayrimi yoktur.

Kuran'da mümin kadin ve mümin erkeklerden bahsedilir. Üstünlük ne kadina ne de erkege verilmistir. Allah (c.c.) katinda üstünlük ancak takva iledir. Kim Cenab-i Allah'a (c.c.) daha sadiksa, kim daha çok Allah'in katinda bir üstünlük umabilir, ki bu vasiflari üzerinde tasiyan bir kisinin dünyada üstünlük iddiasi da olamaz Kuran-i Kerim'de 'Allah katinda en üstün olaniniz en takva olaninizdir' ifadesi yer alir. Kuran'in ifadesine göre, kadin olsun erkek olsun, herkesin amaci birdir. Nisa suresinin 124. ayetinde, erkek-kadin kim olursa olsun ahirette hiçbir haksizliga ugratilmadan karsilik görecekleri vurgulanmistir. "Erkek olsun, kadin olsun inanmis olarak kim salih amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar bir çekirdegin sirtindaki tomurcuk kadar bile haksizliga ugramayacaklardir." (Nisa Suresi 124. ayet-i kerime) Dikkat edilecek olursa, Cenab-i Allah (c.c.) asagidaki ayet-i kerime de, hükümleri açiklarken kadin veya erkek diye ayrim yapmamis, 'mümin erkekler' ve 'mümin kadinlar' diye ayri ayri hitap etmistir.

"Süphesiz müslüman erkekler ve müslüman kadinlar, mümin erkekler ve mümin kadinlar, gönülden Allah'a itaat eden erkekler ve gönülden Allah'a itaat eden kadinlar, sadik olan erkekler ve sadik olan kadinlar, sabreden erkekler ve sabreden kadinlar, saygiyla Allah'tan korkan erkekler ve saygiyla Allah'tan korkan kadinlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadinlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadinlar, irzlarini koruyan erkekler ve irzlarini koruyan kadinlar, Allah'i çokça zikreden erkekler ve Allah'i çokça zikreden kadinlar; iste bunlar için Allah bir bagislanma ve büyük bir ecir hazirlamistir." (Ahzab Suresi 35. Ayet-i kerime) Allah'in (c.c.) dininde esitlik ve esitsizlik mücadelesi yerine hayirlarda yarisma söz konusudur.

Kuran'da kadini ezmek, ezdirmek yoktur. Mümin kadin Allah'in kendine verdigi asaletle onurlu ve saygin bir kisilige sahiptir.

Bu yüzdendir ki, cahiliye toplumu kadinlari gibi toplumda kendine yer edinme gibi bir beklentisi yoktur. Kadin haklari adi altinda haklarini arayan kadinlar aksine cahiliye toplumu tarafindan ezilerek saf disi edilmeye çalisilir. Oysa müslüman kadinin kesinlikle böyle bir talebi yoktur.

Hayatina Allah'in (c.c.) koydugu kurallar dogrultusunda yön verdigi için, böylesine bos ve yipratici kavramlar için mücadele etmek yerine, Allah'a yakinligi kendine amaç edinmistir. Bu, onun Allah'in (c.c.) katindaki degerini daha da artirir.


Kaynak: Kadin ve aile dergisi, 03/1997