III- AKİT­LE­RE AİT ŞART­LAR

 

Akit­ler­de rü­kün ve şart­lar asıl un­sur­la­rı teş­kil eder. Rü­kün; bir şe­yin var­lı­ğı ken­di­si­ne bağ­lı olan ve as­lı oluş­tu­ran ana par­ça­dır. Meselâ; Rükû na­ma­zın bir rük­nü­dür, çün­kü on­dan bir par­ça­dır. Yi­ne icap-ka­bul ak­din bi­rer rük­nü­dür, çün­kü onun par­ça­la­rı­nı oluş­tu­rur­lar. Şart ise; bir şe­yin var­lı­ğı ken­di­si­ne bağ­lı olan, fa­kat o şe­yin dı­şın­da bu­lu­nan un­su­ra de­nir. Meselâ, ab­dest al­mak na­maz için şart­tır ve na­ma­zın dı­şın­da ka­lan bir un­sur­dur. Yi­ne ni­kah­ta şa­hit­le­rin ha­zır bu­lun­ma­sı şart­tır, sa­tış ak­din­de ma­lın ve be­de­lin be­lir­len­me­si ve­ya sa­tı­la­cak ma­lın dev­ret­me­ye el­ve­riş­li ol­ma­sı şart­tır. Çün­kü bun­lar­dan her bi­ri ak­din bi­rer par­ça­sı­dır.

 

  Şart çe­şit­le­ri:

Şart­lar kay­nak ba­kı­mın­dan iki­ye ay­rı­lır. İslâm’ın be­lir­le­di­ği şart­lar ki, bun­la­ra şer’î şart de­nir. İkin­ci­si ise, in­san­la­rın ken­di hukukî ta­sar­ruf­la­rı ile il­gi­li ola­rak ile­ri sür­dük­le­ri ka­yıt­lar olup, bun­la­ra da ca’lî şart adı ve­ri­lir. Bun­la­rı aşa­ğı­da açık­la­ya­ca­ğız.

 

  A) İslâm’ın Be­lir­le­di­ği Şart­lar (Şer’î Şart):

Bun­lar ge­rek iba­det­ler ve ge­rek­se muâmeleler için ayet ve­ya ha­dis­ler­le be­lir­len­miş olan şart­lar­dır. Ak­di ya­pa­nın eh­li­yet­li ol­ma­sı, ni­kah ak­din­de şa­hit bu­lun­ma­sı, na­maz kı­la­cak kim­se­nin ön­ce na­ma­zın dı­şın­da­ki ab­dest al­ma, pis­lik­ten arın­ma, av­ret yer­le­ri­ni ört­me, kıb­le­ye yö­nel­me, na­maz vak­ti­ni bek­le­me gi­bi şart­la­rı ye­ri­ne ge­tir­me­si ge­re­kir. Bun­lar âyet ve ha­dis­ler­le be­lir­len­miş olan şer’î şart­lar­dır.

B) İn­san­la­rın ken­di ara­la­rın­da be­lir­le­di­ği şart­lar (ca’lî şart):

Müs­lü­man­lar ken­di ara­la­rın­da ve­ya gay­ri müs­lim­ler­le çe­şit­li muâmele ve akit­ler ya­par­ken ak­din özel­li­ği­ne gö­re bir ta­kım ka­yıt ve şart­lar öne sü­re­bi­lir­ler. İn­san­la­rın ser­best­çe be­lir­le­dik­le­ri bu şart­la­ra özel şart­lar di­ye­bi­li­riz. Böy­le­ce İslâm’ın dü­zen­le­me ya­pıp ge­tir­di­ği şart­lar da ge­nel şart­lar ni­te­li­ği­ni ta­şır. İslâm’a ay­kı­rı ol­ma­dı­ğı sü­re­ce ta­raf­la­rın be­lir­le­di­ği özel şart­la­ra da uy­mak ge­re­kir. Çün­kü Hz. Pey­gam­ber (s.a) şöy­le bu­yur­muş­tur: “Müs­lü­man­lar ken­di ara­la­rın­da be­lir­le­dik­le­ri şart­la­ra uyar­lar. An­cak ha­ra­mı helâl, helâlı ha­ram kı­lan şart müs­tes­na­dır.”46

İn­san­la­rın koy­du­ğu şart­lar da ken­di ara­sın­da üçe ay­rı­lır: Sa­hih, fâsit ve bâtıl şart.

 

  1. Sa­hih şart:

Ge­çer­li olan ve ta­raf­lar­ca uyul­ma­sı zo­run­lu bu­lu­nan şart­lar­dır. Bun­lar ak­din ge­rek­tir­di­ği hü­küm­le­re uy­gun olan ve­ya ak­din ifa­sı­nı gü­ven­ce al­tı­na alan ya­hut biz­zat İslâm’ın koy­du­ğu ya da ör­fün ka­bul et­ti­ği şart­lar­dır.

Ak­din ge­rek­tir­di­ği hü­küm­le­re uy­gun olan şart­la­ra şun­la­rı ör­nek ve­re­bi­li­riz: Sa­tı­cı­nın sa­tış be­de­li­nin tes­li­mi­ni ve­ya sa­tış be­de­li­nin ta­ma­mı öde­nin­ce­ye ka­dar sa­tı­lan ma­lı hap­set­me­yi şart koş­ma­sı, alı­cı­nın da sa­tı­la­nın tes­li­mi­ni ve­ya onu mülk edin­me­yi şart koş­ma­sı gi­bi... Bun­lar ta­raf­lar­ca öne sü­rül­me­se bi­le İslâm’a gö­re ger­çek­leş­me­si ge­re­ken şart­lar­dır. Me­se­la; sa­tış ak­din­de pa­ra­nın tes­li­mi ve­ya pa­ra­nın ta­ma­mı öde­nin­ce­ye ka­dar ma­lın el­de tu­tu­la­bil­me­si be­del­li akit­le­rin ge­rek­tir­di­ği hü­küm­ler­den­dir.

Ve­re­si­ye sa­tış­ta, sa­tı­cı­nın alı­cı­dan ke­fil ve­ya re­hin is­te­me­si ise “ak­din ifa­sı­nı gü­ven­ce al­tı­na al­ma­ya yö­ne­lik” şart­lar­dan­dır. Çün­kü alış-ve­riş­te ke­fil ve­ya re­hin is­ten­me­si va­de­li sa­tış­ta sa­tış be­de­li­nin, se­lem (pa­ra pe­şin mal ve­re­si­ye) ak­din­de ma­lın, ödünç pa­ra ver­me­de bu pa­ra­nın alın­ma­sı için gü­ven­ce teş­kil eder. Borç­lu bun­la­rı ye­ri­ne ge­tir­me­di­ği tak­dir­de ke­fil ve­ya re­hin­den kar­şı­lan­ma­sı yo­lu­na gi­di­le­bi­lir. Bu yüz­den ke­fil ve re­hin şar­tı, be­lir­ti­len akit­le­ri güç­len­di­rir. Ev­le­ne­cek bir kı­zın ba­ba­sı­nın pe­şin ve­ril­me­yen me­hir ve­ya na­fa­ka (ge­çi­mi­nin te­mi­ni) için, kı­zın ko­ca­sın­dan ke­fil is­te­me­si de bu ni­te­lik­te­dir. Çün­kü ba­ba bu yol­la kı­zı­nın hak­la­rı­nı gü­ven­ce al­tı­na al­mak is­te­ye­bi­lir.

İslâm’ın çe­şit­li akit­ler için be­lir­le­di­ği şart­lar, bun­lar âyet ve ha­dis­ler­de açıkla­nan şart­lar­dır. Alış-ve­riş­te ta­raf­lar­dan bi­ri­si ve­ya her iki­si için mu­hay­yer­li­ğin şart ko­şul­ma­sı gi­bi.

Ör­fün ka­bul et­ti­ği şart; sa­at, rad­yo, oto­mo­bil, ça­ma­şır ma­ki­na­sı ve­ya buz­do­la­bı gi­bi eş­ya­da, alı­cı­nın bel­li bir sü­re için­de bo­zul­du­ğu tak­dir­de ta­mir et­me­si­ni sa­tı­cı­ya şart koş­ma­sı, yi­ne sa­tı­lan ma­lın ev­de tes­li­mi­nin şart ko­şul­ma­sı gi­bi. Her ne ka­dar bu­ra­da ta­raf­lar­dan bi­ri­si için da­ha çok ya­rar­lan­ma söz ko­nu­su ise de, bu gi­bi şart­lar in­san­la­rın ya­pa­gel­di­ği mu­a­me­le­ler­den­dir. Bu yüz­den bun­lar İmam Zü­fer (ö.158/775) dı­şın­da Ha­ne­fi­le­re gö­re is­tih­san de­li­li ile ca­iz­dir. Çün­kü Hz. Pey­gam­ber, yol­cu­luk­ta iken Ca­bir b. Ab­dil­lah (r.a)’tan bir de­ve sa­tın al­mış, Câbir de Me­di­ne’ye ka­dar bin­me­yi ve eş­ya­sı­nı yük­le­me­yi şart koş­muş­tur.” 47 Örf­te yer alan ve nass­lar­la (ayet-ha­dis) çe­liş­me­yen şart­la­rın ge­çer­li sa­yıl­ma­sı şart koş­ma ser­best­li­ği­nin sı­nır­la­rı­nı ge­niş­let­miş­tir.48

 

 

 

 

 

 

 

 

2. Fâsit Şart:

Sa­hih şar­ta ait dört özel­lik­ten bi­ri­si­ne sa­hip ol­ma­yan ve ak­di ya­pan­lar­dan bi­ri­si le­hi­ne di­ğe­rin­den da­ha faz­la ya­rar sağ­la­yan şart­la­ra “fâsit şart” de­nir. Bu­na gö­re; ak­din ge­rek­tir­me­di­ği ve­ya ak­din ge­rek­tir­di­ği hü­küm­le­ri des­tek­le­yi­ci ni­te­lik­te ol­ma­yan ya­hut di­nin meşrû gör­me­di­ği ya da ör­fün ka­bul et­me­di­ği şart­lar fa­sit şart ni­te­li­ğin­de­dir. Ay­rı­ca bu şart­lar­da ak­din ta­raf­la­rın­dan bi­ri­si­ne, di­ğe­rin­den da­ha faz­la ya­rar sağ­la­ma özel­li­ği de bu­lun­ma­lı­dır. Aşa­ğı­da bu­nu ör­nek­ler­le açık­la­ya­ca­ğız:

el-Kâsânî (ö.587/1191) fâsit şart­la­rı açık­lar­ken şöy­le der: “Fâsit şart­lar­dan bir bö­lü­mü ak­din ge­re­ği ol­ma­dı­ğı hal­de ya sa­ta­na, ya sa­tın ala­na ve­ya sa­tı­lan şe­ye bir ya­rar sağ­la­yan, fa­kat bu­nun­la bir­lik­te ak­din ge­re­ği­ni te­yit edi­ci ni­te­lik­te bu­lun­ma­yan ve in­san­lar ara­sın­da örf ve âdet ha­li­ni al­mış da ol­ma­yan şart­lar­dır. Bir kim­se­nin evi­ni, için­de bir ay üc­ret­siz otur­mak şar­tıy­la sat­ma­sı; bir yıl ken­di­si ekip biç­mek şar­tıy­la tar­la­yı sat­ma­sı; bir ay bin­mek şar­tıy­la hay­va­nı sat­ma­sı; bir haf­ta giy­mek şar­tıy­la el­bi­se­yi sat­ma­sı, ya­hut sa­tın ala­nın be­de­li öde­me­si dı­şın­da bir de ödünç pa­ra ver­me­si ve­ya bir he­di­ye ver­me­si ya­hut kı­zı­nı ver­me­si ve­ya­hut da ken­di­si­ne bir şe­yi sat­ma­sı gi­bi şart­lar­la, bir ma­lı sat­ma­sı, ya­hut da sa­tı­cı­nın di­kip tes­lim et­me­si şar­tıy­la ku­ma­şı; öğü­tüp tes­lim et­me­si şar­tıy­la buğ­da­yı; ağaç­tan top­la­ma­sı ve­ya yer­den sök­me­si şar­tıy­la mey­ve ve seb­ze­yi; is­te­di­ği ye­re ta­şı­ma­sı şar­tıy­la bir ma­lı sa­tın al­ma­sı bu ni­te­lik­te­dir. İş­te bü­tün bu akit­ler fâsittir. Çün­kü bun­lar­la, bir sa­tım ak­din­de sa­tış be­de­lin­den ay­rı ola­rak bir ya­rar sağ­lan­mak­ta­dır. Bu ek ya­ra­rın sa­tım ak­din­de bir kar­şı­lı­ğı bu­lun­ma­dı­ğı için, bunda fa­iz ni­te­li­ği var­dır. Çün­kü fa­iz hak­sız ve kar­şı­lık­sız faz­la­lı­ğa de­nir. Fa­iz­li sa­tım ak­di ise fâsittir. Baş­ka bir açı­dan ba­kıl­dı­ğın­da, bun­da fa­iz şüp­he­si var­dır. Böy­le bir şüp­he ise, fa­i­zin biz­zat ken­di­si gi­bi ak­din fa­sit olu­şu­na ne­den olur.49

Muâmelelerde öne sü­rü­len fa­sit şart­lar, yal­nız mâlî be­del­li akit­ler­de so­nuç do­ğu­rur ve ak­di bo­zar. Mâlî ni­te­lik­li ol­ma­yan, nikâh ak­di ile be­del­siz akit­ler­den olan hi­be ve ödünç ver­me gi­bi te­ber­ru­lar ve­ya kefâlet, havâle, re­hin gi­bi te­mi­nat akit­le­ri ya­hut da vekâlet gi­bi mü­bah akit­ler fa­sit şart­tan et­ki­len­mez. Bu­ra­da fa­sit şart ge­çer­siz olur, akit ge­çer­li ola­rak de­vam eder. Bu du­ru­ma gö­re, fa­sit şart ta­şı­yan sa­tış, ki­ra, tak­sim, zi­ra­at, bağ-bah­çe or­tak­lı­ğı gi­bi mâlî be­del­li akit­ler fa­sit olur. De­lil şu ha­dis­tir: “Hz. Pey­gam­ber (s.a) şart­la bir­lik­te sa­tı­şı ya­sak­la­dı.”50 Çün­kü fa­sit şart be­del­li akit­le­rin da­yan­dı­ğı “be­del­le­rin denk­li­ği (teâdül)” pren­si­bi ile çe­li­şir. Ak­di ya­pan­lar­dan bi­ri­si ya­ra­rı­na ko­nu­lan şart, hak­sız ka­zan­ca yol açar, bu da fa­iz ni­te­li­ği ta­şır.

So­nuç ola­rak be­del­li (ivaz­lı) akit­ler­de fa­sit şart öne sür­mek­ten sa­kın­ma­lı­dır. Bu­nun ye­ri­ne her ak­di ken­di sı­nır­la­rı için­de so­nuç­lan­dı­rıp, fa­sit şar­tı da ye­ni bir akit ko­nu­su yap­ma­lı­dır. Yu­ka­rı­da ver­di­ği­miz ör­nek­le­re gö­re çö­züm şöy­le olur. De­ğir­men­ci ve­ya un fab­ri­ka­sın­dan buğ­day sa­tın al­mak is­te­di­ği­miz­de ön­ce buğ­da­yı sa­tın al­ma­lı, ye­ni bir söz­leş­me ile öğü­tül­me­si sağ­lan­ma­lı­dır. Tüc­car ter­zi­den ku­maş alı­na­cak­sa, ku­ma­şın alı­mı ay­rı ol­ma­lı, di­kiş üc­re­ti ay­rı­ca be­lir­len­me­li­dir. Çün­kü ku­ma­şın alı­mı “sa­tım ak­di”, di­kiş ise “istisnâ’ ak­di” ile ya­pıl­mış olur. Sa­tın alı­nan bir mal sa­tı­cı ya­nın­da bir ay gi­bi bir sü­re ile ka­la­cak­sa bu­nu ye­ni bir “ki­ra” ve­ya “vedîa” ya­hut “âriyet” ak­di ile bı­rak­ma­lı­dır. Yi­ne bir kim­se sat­tı­ğı evin­de bir sü­re da­ha otur­mak is­ti­yor­sa, bu­nu ye­ni bir “ki­ra söz­leş­me­si” ile sağ­la­ma­lı­dır. Sa­tı­lan ara­zi­yi bir yıl ekip biç­me de ye­ni bir “ki­ra ak­di” ile çö­zü­le­bi­lir.

İslâm’da bir ta­ra­fın hak­sız ola­rak bir ka­zanç sağ­la­ma­sı yol­la­rı ka­pa­tıl­mış­tır. Akit­ler­de­ki be­lir­siz­lik­ler açık du­ru­ma ge­ti­ri­le­rek al­dan­ma­lar ön­len­miş­tir.

 

  3. Bâtıl Şart:

Sa­hih şart­la­rın dı­şın­da ka­lan ve ne akit ya­pan­la­ra, ne de baş­ka­sı­na bir ya­ra­rı ol­ma­yan, ak­si­ne ta­raf­lar­dan bi­ri­si­ne bir za­rar ge­ti­ren şart­tır. Bun­lar sı­kı­cı, an­lam­sız ve mül­ki­yet hak­kı­nı kul­lan­ma­yı kı­sıt­la­yı­cı şart­lar­dır. Alı­cı­nın sa­tın al­dı­ğı ma­lı baş­ka­sı­na sat­ma­ma­sı, ba­ğış­la­ma­ma­sı ve­ya ki­ra­ya ver­me­me­si şar­tıy­la al­ma­sı, oto­mo­bil sa­tan kim­se­nin bel­li bir şah­sı oto­mo­bi­le bin­dir­me­me­si şar­tıy­la sat­ma­sı bu ni­te­lik­te­dir.

Bu gi­bi şart­lar­la ya­pı­lan akit­ler ge­çer­li olur, fa­kat şart lağv (yok) ka­bul edi­lir. Ak­din be­del­li ve­ya ni­kah, kefâlet ve hi­be gi­bi be­del­siz akit­ler­den ol­ma­sı so­nu­cu de­ğiş­tir­mez.51

 

C) Şart Be­lir­le­me Sı­nı­rı­nı Ge­niş Tu­tan­lar:

Hanbelî mez­he­bi ve özel­lik­le İbn Tey­miy­ye (ö.728/1328)  ve İb­nu’l-Kay­yim (ö.751/1350) akit­ler­de şart koş­ma­nın sı­nı­rı­nı ge­niş tut­muş­lar­dır. Bun­la­ra gö­re, şart­lar­da esas olan mü­bah ve mut­lak ol­mak­tır. Ak­din ge­rek­tir­di­ği hü­küm­ler­le çe­li­şen ve­ya hak­kın­da ya­sak­la­ma bu­lu­nan şart­lar dı­şın­da­ki her çe­şit şart öne sü­rü­le­bi­lir. Bu yüz­den iki ta­raf­tan bi­ri­si­ne ya­rar sağ­la­yan her şart ge­çer­li olur. Meselâ; sa­tı­lan ev­de, bir sü­re üc­ret­siz otur­ma­yı şart koş­mak ve­ya ter­zi­den dik­mek şar­tıy­la el­bi­se­lik ku­maş sa­tın al­mak ya­hut ka­dı­nın, ken­di­si­nin üze­ri­ne ev­le­nil­me­me­si­ni ve­ya yol­cu­lu­ğa çı­ka­rıl­ma­ma­sı­nı ya­hut baş­ka bir eve ta­şın­ma­ma­yı şart koş­ma­sı yal­nız bir ta­ra­fa ya­rar sağ­la­yan şart­la­ra ör­nek ola­rak ve­ri­le­bi­lir.

Bu şart­lar ge­çer­li olup, ye­ri­ne ge­ti­ril­me­le­ri ge­re­kir. Bu­ra­da ak­din be­del­li ol­ma­sı ve­ya be­del­siz bu­lun­ma­sı so­nu­cu et­ki­le­mez. Şar­ta uyul­maz­sa kar­şı ta­ra­fın ak­di boz­ma hak­kı do­ğar. Ka­dı Şu­rayh, İbn Şüb­rü­me, İbn Ebî Leylâ ve Mâlikî fa­kih­ler­den bir gru­bun gö­rü­şü de böy­le­dir. De­lil şu ha­dis­tir: “Ca­bir (r.a), Resûlullah (s.a)’a bir de­ve sat­mış ve evi­ne ka­dar üze­rin­de yü­kü­nü ta­şı­ma­yı şart koş­muş­tur. Hz. Pey­gam­ber bu şar­tı ka­bul et­miş ve pa­ra­yı öde­miş­tir.”52