IX- KARŞILIKLI RIZA İLE SATIŞI BOZMA (İKÂLE)

A) İkâle Terimi ve Kapsamı:

İkâle sözlükte “kaldırmak” demektir. Bir fıkıh terimi olarak; satılan şeyin bir kısmında da olsa satım akdini kaldırmak ve feshetmek anlamına gelir. Bir satım akdi sahih ve bağlayıcı olur ve herhangi bir muhayyerlik hakkı da bulunmazsa bundan sonra ancak karşılıklı rıza ile bozulabilir. İşte bir alış-verişin satıcı ve alıcının karşılıklı rızasıyla bozulmasına “ikale” denir. İkale evlilik akdi dışında bütün bağlayıcı akitlerde başvurulabilen bir akdi bozma yoludur.

İkale mendup olup, delili sünnettir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kim pişman olarak satışı bozmak isteyenin bu isteğini kabul ederse Yüce Allah da kıyamet gününde onun zorluğunu giderir.” (133) “Kim bir müslümanın satışını bozma isteğini kabul ederse Allah da onun (kıyamet günü) tökezlemesini kaldırır.” (134)

İkalenin rüknü icap ve kabuldür. Satışın ortadan kaldırıldığını ifade eden çeşitli sözcüklerle yapılabilir. “Seninle ikale yaptım, satışı terkettim, feshettim, satışı kaldırdım” gibi.

Ebu Hanife’ye göre ikale taraflar hakkında bir fesih, üçüncü kişiler hakkında ise yeni bir satıştır. Meselâ; A, B’ye hisseli tapulu bir arsa satsa, bitişik hisse sahibi C satışı öğrendiği halde şüf’a (ön alım) hakkını kullanmasa, daha sonra A ile B satışı bozsalar, C için yeniden şüf’a hakkı sabit olur. Çünkü ikale onun hakkında yeni bir satım akdidir.

Ebu Yusuf’a göre ikale hem akdin tarafları ve hem de üçüncü kişi hakkında yeni bir satış hükmündedir. Ancak ikale satış olarak kabul edilemezse o zaman fesih sayılır. Meselâ; menkul bir malın kabzdan önce ikalesi “kabzdan önce satış yasağı” yüzünden caiz olmaz. Gayri menkulün kabzdan önce satışı ise Ebu Yusuf’a ve Ebu Hanife’ye göre caiz olup; ikalesi de caizdir. Ebu Yusuf’un delili şudur: Satım akdi malı malla değişmektir. Bu da bir bedeli alıp, diğerini vermekle olur. İkalede de aynı nitelik anlam olarak vardır.

İmam Muhammed’e göre ikale bir fesihtir. Zaruret yüzünden fesih sayılmazsa satış kabul edilir. İmam Züfer ve Şâfiîler ile Hanbelîlerin çoğunluğuna göre de ikale herkes hakkında fesih sayılır.

İkalenin satıcı ve alıcı bakımından fesih sayılmasının bir sonucu olarak satış bedeli ve satılan malda eksiklik ve fazlalık söz konusu olmaksızın fesih onlar üzerinde gerçekleşir. Meselâ; bir milyon liraya satılan bir mal için ikale yapılmak istense taraflar bedeli 800 bin lira veya bir milyon 200 bin lira yahut bunun yerine başka cins bir para ya da mal belirleseler ve yahut da satış bedeli bir milyon lira olarak kalmakla birlikte ödenmesi takside bağlansa ikale ilk sateş bedeli olan bir milyon lira ile geçerli olur ve akdi yapanların şart koştukları fazlalık, eksiklik, vade veya başka cins para ile ilgili şartları geçersiz olur. Şâfiî ve Hanbelîlere göre ise ikale bu gibi durumlarda fasit şart yüzünden batıl olur.

Ebu Yusuf’a ve Mâlik’e göre ikale yeni bir satış olduğu için onda fazlalık ve eksiklik caizdir.

İmam Muhammed’e göre ikale ilk bedelden başka cins bir bedel ile veya ondan fazlasıyle yapılırsa bu bir satım akdi olur. Çünkü bu fesih olarak kabul edilemez. Eğer ilk satış bedelinin misli veya ondan daha azı ile yapılmışsa ilk satış bedeli ile yapılmış sayılır, eksiklik şartı geçersiz olur. Vade belirlenmişse o da geçerli olmaz. (135)

 

B) İkalenin Şartları:

İkalenin geçerli olması için şu şartların bulunması gerekir:

1) İkale yapan tarafların rızasının bulunması gerekir: İkale ister yeni bir satış sayılsın; isterse fesih kabul edilsin diğer akitlerde olduğu gibi bunda da karşılıklı rıza bulunması şarttır.

2) Sarf akdi ikale yapıldığı takdirde iki bedelin ikale meclisinde karşılıklı olarak kabzedilmesi gerekir.

3) Ebu Hanife ve Züfer’e göre akit konusunun feshi kabul edebilir olması gerekir. Bu yüzden ikale konusu malda telef olma, ziyade gibi bir sebeple feshe engel bir durum ortaya çıkarsa ikale geçerli olmaz. Ebu Yusuf’a göre ikale bir satış sayıldığı için satışta fazlalık caizdir. İmam Muhammed’e göre ise ikale bir fesih olup, fazlalık feshe engel olur.

4) İkâle sırasında satılan şeyin mevcut olması gerekir. Akdin konusu tam olarak telef olmuşsa artık ikale imkânı bulunmaz. Eğer kısmen telef olmuşsa, geri kalan kısmı için ikale söz konusu olabilir. İkale sırasında ilk satış bedelinin mevcut olması ise şart değildir. (136)

Sonuç olarak alış-verişten sonra satıcı veya alıcı böyle bir alış-veriş yapmaktan ötürü pişmanlık duyar ve satışı bozmak için başvurursa karşı tarafın bu isteği kabul etmesi İslâm’ın teşvik ettiği bir ameldir. Çünkü pişmanlık duyan ve satıştan dönmek isteyenin darda olduğu açıktır. Ya malı sonradan beğenmemiş, uygun olmadığını anlamış, ya da maddî bakımdan darlık içine düşmüştür. Alış-verişin bozulması onun bu sıkıntısını sona erdirir. Bu yüzden de ikaleyi kabul edenin kıyamet günündeki sıkınıtısını yüce Allah’ın kaldıracağı hadisle bildirilmiştir.