IX- İŞ VE TAAHHÜT ORTAKLIĞI

İki kişinin bir işi yapmayı taahhüt etmesi ve elde edilecek kazancı aralarında paylaşmak üzere anlaşmasıyla meydana gelen ortaklıktır. İnşaat müteahhitliği, terzilik, boyacılık ve benzeri gibi. Bu çeşit ortaklığın amacı kazancın ortaklar arasında eşit veya farklı şekilde paylaşılmasıdır. Burada ortakların aynı meslekten olması da şart değildir. Meselâ; bir inşaat müteahhidi ile, bir konfeksiyon üreticisi işlerini birleştirerek, kazancı aralarında yarı yarıya paylaşmak üzere anlaşsalar bir iş ortaklığı meydana gelmiş olur. Zarara da ortaklar yarı yarıya katlanır. Aynı meslekten olanların böyle bir ortaklık oluşturması daha kolay olur. Bu şirkete “a’mâl” veya “ebdân” ortaklığı da denir.

Hanefi, Mâliki ve Hanbelilere göre iş ortaklığı caizdir. Çünkü muamele, ortakların birbirine vekâlet vermesine elverişlidir. Delil; “teâmül”dür. Diğer yandan kâra; sermaye, iş veya tazmini üstlenme karşılığında hak kazanılır. Burada “iş” üstlenilmektedir. (199) İbn Mes’ud (r.a)’ten şöyle dediği nakledilmiştir: “Bedir gününde ben, Ammâr ve Sa’d ortak olduk. Sa’d(r.a)’a iki esir isabet etti, bize bir şey isabet etmedi (bu, esirlere ait eşyayı paylaşma ortaklığı idi). Hz. Peygamber bizim ortaklığımıza karşı çıkmadı.” (200) Diğen yandan Mâlikîlere göre iş ortaklığının geçerli olması için meslek birliği şart olduğu gibi, Hanbelîlere göre, odun, ot ve benzeri mübah şeylerde de bu çeşit ortaklık tesis edilebilir.

İmam Züfer’e ve Şâfiîlere göre iş ortaklığı batıldır. Çünkü yapılan işin tespiti mümkün olmaz. Bu yüzdaen muamelede garar (aldanma riski) vardır. (201)

 

İş ortaklığının hükümleri:

1) İş ortaklığında, her bir ortağın taahhüt ettiği iş diğer ortağı da bağlar. İstihsan deliline göre işin sahibi, işin yapılmasını dilediği ortaktan isteyebilir. Aynı şekilde her ortak da iş sahibinden ücretinin tümünü talep edebilir. İş sahibi de herhangi bir ortağa ödemeyi yapmakla sorumluluktan kurtulur. Kıyasa göre ise, işi hangi ortak almışsa işten onun sorunlu olması ve ücreti de onun istemesi gerekir. Mutlak eşitliği gerektiren “müfavada ortaklığı”nda ise ortaklar birbirinin kefili sayıldığı için kıyasa göre de işin yapılması her ortaktan istenebilir.

2) İş ortaklığında kârın paylaşılması yapılan işe göre değil, taahhüdü tazmin yükümlülüğüne göre olur. Meselâ; ortaklardan birisi hastalandığı veya yolculuğa çıktığı için çalışamasa işi diğer ortak yapsa bile kazancın paylaşılması “iş ortaklığı sözleşmesi”ne göre yapılır. Sorumluluğun fazlasını üstlenen ortak çalışmasa bile kârdan da bu oranda hak sahibi olur. Çünkü böyle bir ortaklıkta ücrete hak kazanmak çalışmakla değil, tazmini göze almakla olur.

3) İş ortaklığında zarar katlanma, ortakların üstlendikleri tazminat oranına göre belirlenir. Meselâ; bir inşaat şirketinde bir ortak, taahhüt işinin üçte ikisinin, diğer ortak üçte birinin sorumluluğunu üstlense, kârı da bu oranda paylaşmaları gerekir. Bu esasa aykırı olan sözleşme hükümleri geçersizdir. (202)

4) Her bir ortağa ait hayvan veya nakil aracı, şirket adına taahhüt edilen işte kullanılırsa, kazanç sözleşmeye göre paylaşılır. Ancak bu gibi araçlar yabancıya kiraya verilirse, kira gelirinden ortaklık fasit olur ve gelir araç sahibine ait bulunur. Çünkü bir ortağın bu konuda diğer ortağa vereceği vekalet geçerli değildir. (203)