YABANCILASMA ya da

YASAMIN ANLAMSIZLIGI

Birçok vecheleriyle ele alinabilecek kadar genis, kapsamli, hemen herkesin bir kenarlarindan pay aldigi kadar da güncel bir konudur yabancilasma. Kültür yabancilasmasi, aydin yabancilasmasi gibi alt basliklarda ele alinabilecegi gibi, yabancilasmanin kitle iletisim araçlariyla ilintisi, yabancilasmis kimlik yapisi ve hatta Islami kimlikteki yabancilasma sorunsali gibi baslibasina bir analiz gerektiren çerçeveler içinde de ele alinabilir. Bu yazida konunun farkli yönlerine kaymadan, genel anlamda bir degerlendirme yapmayi tercih ettik.

Tanimlar

Yabancilasma kelimesinin açilimini su iki tanimla yapabiliriz:

  1. Kisinin içinde yasadigi topluma, kültürel degerlere ve rol dagilimina karsi ilgisinin kaybolmasi, deger ve normlari anlamsiz görmesi, kendisini güçsüz ve yalniz hissetmesi durumu.
  2. insanin tasidigi amaçlar ve benimsedigi ilkelerle çelisir bir konum ve iliskiler agi içine düsmesi.

Yabancilasma anlaminda sIkça kullanilan bir terim olan anominin de tanimini verelim:

Bir toplumdaki mevcut kültürel deger ve sosyal amaçlar ile, o toplumda yasayan bireylerin söz konusu amaç, deger ve kurallara uygun olarak davranma ve yasama istekleri arasinda belirgin bir farklilasmanin ortaya çikmasi sonucu, toplumsal iliskileri düzenleyen kural ve degerlerin asinmasinin dogurdugu, karmasa ve kuralsizlik durumu (1).

Çikis Noktasi

Yukaridaki tanimlardan anlasildigi üzere, insanin yasadigi bir çeliski, ruhun iki arada bir derede kalis durumu söz konusudur. Bu çeliskinin kaynagi ne? Belirli normlara sahip bir toplumda dogan ve yasayan insan için normsuzluk nasil hasil oluyor? Iste burada söz konusu olan, öncelikle bir degerler, kültürler çatismasidir. Ki bizim toplumumuzun son bir asir içinde yasadigi ve yasamakta oldugu bir çatismayi içermektedir. Bu sürece adini veren Modernizasyon, azgelismis ve de gelismekte olan ülkeler için, bu gelisme süreçlerini hizlandirmak ve gelismis ülkeler seviyesini yakalamak anlaminda kullaniliyor. Odysa ki bu süreç, yüzeysel gelismisligi saglarken, yabancilasma süreciyle de esanlamli olagelmistir. Yani toplumlarin modernizasyon süreci, bir nevi insanin yabancilasma sürecidir.

Modern dünyada, pek çok tanim ve kavram nihai ya da mutlak çerçeveler içine sokularak insanliga sunuluyor. Otoriter bir Batililasma olgusu ile birlikte toplumlara disardan ve üstten kimi degerler empoze ediliyor (2).

Bu zorlamali degerler, özellikle teknoloji aktarimi sirasinda ve sonrasinda olmaktadir. Gelismenin teknolojiklesmeye mümkün oldugu sanisinin aksine, gerekli sosyal kosullar olusmadan tepeden indirilen teknoloji, yarar degil zarar getirmektedir. Yasadigimiz toplumda bu durum en bariz sekliyle görülmektedir. Teknoloji aktariminin ardindan, teknoloji degerlerinin bombardumanina da maruz kalmaktadir toplum. Baska bir deyisle, tersine, zorlamali bir degisim söz konusudur. Bunun neticesinde, birey kendini önceki ve simdoiki degerler, normlar arasinda kistirilmis hisseder. Burada görünürde olan, teknolojiyle birlikte insanlarin edindigi refah düzeyinin yükseldigidir. Ne var ki görülmek istenmeyen tarafta, ani refah degisiminin dahi insanda bir çözülmeye yol açan boyutu vardir ki bunun neticesi, anomik intihar olarak nitelendirilen vakiadir.

Anlamsizliga Götüren Degisim

Degisenin içinde daima degismeyen esas bulunur. Birsey sürekli degisiyorsa ve degismeyen hiçbir esas kalmadan degisiyorsa, bu, tesadüfi, karmakarisik bir sürüklenis olur (3). Iste modern dünyanin insanlari, içlerinde degismeyen hiçbir esas birakmadiklari için, bu karmakarisik sürüklenise birakirlar kendilerini. Üstelik bu sürüklenisin farkina bile varmazlar, sadece sebebini bilemedikleri bir bogulmusluk, bir kistirilmislik duygusundan da kurtulamazlar. Kendini modernizm ile ifade eden günümüz insaninin bütün umutlari, boslukta kalmistir. Modern dünya tam bir anlam boslugu içindedir. Modern zamanlara özgü anlam boslugu yüzünden, halklar insanlik degerlerinden uzak yasiyorlar (4). Bu anlam boslugu içine düsen insan, toplumuna, kültürüne yabancilasmayi yasarken, gittikçe kendi kabuguna çekilir. Bunun neticesi ise, insanin kendine yabancilasmasidir. Çünkü, yekdigerleriyle insani iliskilerini koparan insan, kendi yalnizliginin, içinde bulundugu fitratdisiligin agirligi altinda ezilir. Varolusçu (Existansialist) felsefenin, özün önüne koydugu insan, cisim yalnizliginin içinde kusatilmis bulur kendini.

Standardizasyon ve Çözülüs

George Orwell’in, meshur 1984‘ünde anlattigi türden standartlastirilmis, kisiliksizlestirilmis, herbiri tornadan çikmis fertlerden olusan insanimsi toplum, yabancilasmayi bütün boyutlariyla yasayan bir uç toplum örnegidir. Bu toplumsal çözülüsle birlikte, birbirlerinden beklentisi olmayan ve birbirlerine sorumluluk duymayan insanlar, kusatici ve koruyucu insan iliskilerinden uzaklastikça, yitik bir hayatin içine yuvarlanmaktadirlar.

Modernizasyonun payandasi teknoloji, bir yerde, insanin maddeye meyyal tarafini dürtmektedir. “Bir açgözlülük saplantisi içindesiniz, mezarlariniza girinceye dek süren” (Tekasür/1-2) ilahi hakikatin vurguladigi yansima bugünün kapitalist, modernist dünyasi içinde insanlardaki tüketim ihtirasi seklinde olmaktadir.

Yukaridaki ayette geçen “Tekasür” terimi, “çogaltma için ihtirasla çirpinma” anlamina gelir. Bu baglamda terim, insanin, daha çok konfor, çok daha fazla maddi servet, insanlar veya tabiat üzerinde daha güçlü otorite ve kesintisiz teknolojik ilerleme için çirpinma saplantisini ifade eder. Bu çabalarin, baska herseyi dislayan bir sekilde ve asiri bir tutku ile sürdürülmesi, insani her türlü ruhi kavrayistan ve dolayisiyla tamamiyle manevi degerler üstüne kurulmus herhangi bir sinirlama ve kisitlamayi kabullenmekten alikoyar ve sonuçta yalniz bireyler degil, bütün bir toplum, iç tutarliligini ve dengesini ve böylece her türlü mutluluk sansini yavas yavas yitirir. (5). Bu ifadelerden anlasildigi üzere, kapitalin ve malin tüketiminin ardindan, ruhun tüketimi gelmektedir. Bütün dünya nimetlerinin, insanin hizmetine verildigi gerçeginin tersyüz edilmis sekli olarak, madde karsisinda bir esir, bir hizmetkar konumuna düsmüstür insan. Madde, maneviyatin hizmetinde olacakken, maneviyat maddenin ugruna feda edilmistir. Bir güdünün tahriki o güdünün doyurulmasi zorunlu sonucunu dogurur. Modernizasyon sürecinde, insani yabancilasma sürecine çeken amillerden biri de budur. Insanin maddeci yaninin, haz alma güdülerinin tahriki söz konusudur sürekli. Bu güdüler, insanin kendisi tarafindan kontrol altina alinip dizginlenmedigi sürece asla bitmeyecegi gibi onlarin gerçek anlamda tatmini de bitmemektedir. Iste bu durum, zihinde obsesyon haline gelmis bir tüketim anlayisina isaret etmektedir.

Sonuç

Giriste, insanla baglantili her iliski biçiminde kendini gösterebilecegini belirttigimiz yabancilasma fenomeni öz itibariyle insanin ruhundan, yaradilis gerçeginden uzaklasmasiyla ilintilidir. Odak noktasindaki bu gerçeklik bozuldugu takdirde, bir anafor gibi etrafindaki halkalari da yutmakta, bozguna ugratmaktadir. Merkez, insanin gerçekligi, yaradilisiyla ve Yaratici’yla uyumludur. Çevredeki halkalar da insanla iliskili olan herseydir; toplumsal iliskiler, deger ve normlar, dünyayi algilayis, teknolojiye bakis. ... Bu durumu distan içe söyle de siralayabiliriz: Modernizm, kapitalizm, toplumsal çözülme ve anomi, bireyin çözülmesi ve topluma yabancilasmasi ve nihayet bireyin kendine yabancilasmasi.

Ilahi mesaja mazhar olmus ve bu mesaji yasam olarak alan insanlar için yabancilvsma sözkonusu degildir. Çünkü Islam; toplumun bütün sahalarini kusatan bir hayat nizami olarak, maddeye kendi ruhunu vermektedir. Insanin bütün benligini kusatan bir güç olarak, insanin bütün yapip etmelerine kendi ilahi manasini vermektedir. Hayatin ve ölümün Alamlerin Rabbi için oldugu bir varolus düsturunda, en maddeci görüntü bile bir soyutluk, bir içsel mana kazanir.

Bütün bunlardan sonra, bilinç üzere insa edilmis bir Isla ümmetinin, insanlik üzerinde nasil dönüstürücü rol oynayabilecegi apaçik ortaya çikmaktadir.

Dipnotlar

1 DEMIR Ö.-ACAR M., Sosyal Bilimler Sözlügü, Vadi. Y., Ank. 1996

2. MÜFTÜOGLU Atasoy, Yeni Bir Tarih Safagi, Nehir Yay., Ist. 1992

3. SEZEN Yümni, Sosyolojide ve Din sosyolojisinde Temel Bilgiler ve Tartismalar, MÜ.I.F.V. Yay.,Ist 1990

4. MÜFTÜOGLU Atasoy, Bilinç Isiklarini Yakmak, Nehir Yay., Ist. 1994

5. ESED Muhammed, Ku’an Mesaji, çev. Cahit KOYTAK – Ahmet KOT, Isaret Yay., Ist. 1997

 

Kaynak: Evrensel Mesaj Dergisi Mayis 1999 Sayi:4 Gül Aslan

Hazirlayan: Musa Dogan