.  

PERU'DA ISLÂMIYET

AHMET MIROGLU  

 

“Bolluk ülkesi”

 

Islâm'in dogdugu Arabistan nere, Güney Amerika nere?.. Arada binlerce kilometrelik mesafe, derin, karanlik, kabardi mi önünde durulmaz okyanuslar...

 

Ve bati sahillerinde kitanin üçüncü büyük ülkesi. Büyük Okyanus kiyisinda And daglari boyunca uzanan 1.285.216 km²'lik bir ülke. Kuzeybatidan Ekvator, kuzeydogudan Kolombiya, dogudan Brezilya ve Bolivya, güneyden Sili, batidan da Büyük Okyanus ile çevrili. Adini Keçuva yerli dilinde “bolluk ülkesi” anlamina gelen bir sözcükten alir.

 

12. ve 16. yüzyillar arasinda And daglarinda büyük bir imparatorluk kuran Güney Amerika'nin yerli halki ünlü Inkalar'in besigi olan ve bu imparatorlugun “Kayip Vadi”sinin kalintilarini barindiran bu ülkenin adi Peru'dur.

 

Simdilik bizi Peru'nun tarihi geçmisinden çok, Islâmi kimligi ilgilendiriyor.

 

Ne mutludur ki, okyanus asiri, binlerce kilometre uzakliktaki bu ülke de Islâm'la tanisma serefine ermistir. Hem de günümüzden yüzyillar önce.

 

Hilal parki

 

Su anda önümde, herhangi bir Islâm ülkesinden alinmis gibi duran ve küçük bir açik hava mescidini veya minyatür bir sadirvani andiran bir yapinin fotografi var. Yerden birkaç basamakla yükselen parmaklikli haremiyle, Endülüs Islâm mimarisinin gözde renklerini andiran renkleriyle, piril piril güzelim mermer sütunlar üzerine kurulmus at nali kemerleriyle, kubbemsi sekizgen mimari biçimiyle, tepesini taçlandiran Islâm'in simgesi hilaliyle gözlere ziyafet çeken söz konusu bu fotograf acaba nerede çekilmis dersiniz?

 

Peru'da çekilmis ve baskent Lima'da bulunan parkin bir bölümünü gösteriyor. Resmi, Perulu bir müslüman yayinlamis. Park, okyanusa çok yakin bir mevkide, Magdalena del Mar semtinde yer aliyor. Yapinin kesin insa tarihi maalesef bilinmiyor. Fakat Peru'ya yerlesen müslümanlarin geride biraktigi çok sayidaki tarihi mirastan birisi oldugu açik. Park bugün halen “El Parque de la Media Luna” (Hilal Parki) olarak aniliyor.

 

Okurlarimiz, Amerika'yla Afrika arasinda Islâm'in neredeyse ilk çaglarindan itibaren yakin iliski ve baglantilar bulundugunu, müslümanlarin Amerika'yi Kristof Kolomb'dan çok uzun zaman önce bildigini, buraya dinî ve ticari amaçli ziyaretler yaptigini açikça ispatlayan bazi delillere kismen yer verdigimiz yazilari (mesela, Uzak Kita Amerika) hatirlayacaklardir. Bu açidan Peru'daki Islâm varliginin temellerini çok eski tarihlere indirgemek mümkündür. Fakat biz biraz daha yakin çaglara deginmek niyetindeyiz.

 

 

Ilâhi tecelliler

 

Ölüm gecesine “seb-i arus” (dügün gecesi) adini veren meshur sufi Mevlâna Celaleddin Rumi k.s., “Burada ölmeyi gördün ya, oradaki dogmayi da seyret!” buyurmustur. Insan, ilâhi tecellilerle karsi karsiya kalinca, gerçekten her ölüm bir dogus, her yikim bir yapim, her tahrip bir insa midir diye düsünmeden edemiyor. Peru'da Islâm'in ve müslümanlarin izini takip ederken, üç tatsiz olayin Islâmiyet'in Güney Amerika'ya yayilisina hizmet ettigini gördük.

 

Insanlik tarihi, herhalde Ispanya Engizisyon mahkemelerinin müslümanlara yaptigi türden bir soykirim ve katliama nadiren sahit olmustur. Ölümün, yikimin, tahribatin ayyuka çiktigi korkunç karanlik bir dönemdi.

 

Endülüs'ten adeta sökülüp atilan müslümanlarin neredeyse tamami Kuzey Afrika ve Osmanli topraklarina göç edip tasinirken, bir kisim müslüman da 15. yüzyildan itibaren saklica, kimliklerini gizleyerek, Islâm disi adlarla yeni kita Amerika'ya hicret etti. Bunlardan bir kismi da Peru topraklarina yerlesmis olmali. Kesin sonuçlara ulasmak için uzun ve yorucu bir dizi ciddi arastirmaya ihtiyaç var. Fakat Islâm'in Peru'daki bilinen tarihi, genelde Endülüslülerin gelisine endekslenmistir.

 

Peru'ya damgasini vuran müslümanlar

 

Müslümanlar, o dönemde “Moro” olarak adlandiriliyordu. Zamanla ülkenin giysi ve yemek kültürü, mimari unsurlari, siyasal ve sosyal sistemi üzerinde çok etkili oldular. Birçogu toplumda etkin konumlara yükseldi. Yakin dönemlere kadar müslüman kadinlar, mahalli dilde “las tapadas limeñas” (Limali Örtüsü) ismi verilen bir basörtüsü örterdi. Bu, sosyal eliti (yüksek sosyete) temsil eden Endülüs göçmeni müslüman hanimlarin ayirdedici özelligi idi.

 

Bugün Lima'da meshur Limeños balkonlari da hâlâ mevcuttur. Söz konusu balkonlar, Arabesk stilde insa edilmistir. Bina cephelerinden disa tasan bu ahsap cumbalarin en büyük özelligi, müslüman hanimlara mahremiyeti zedelemeden (yabancilarca görülme endisesi olmadan) disariya bakma imkani sunmasidir. Lima caddelerinde gezinirken, insan Endülüs sokaklarinda yürüyor hissine kapilabilir. Islâm mimarisi sehre damgasini bu denli vurmustur.

 

Endülüslülerin ardindan Afrika'nin kuzey ve bati bölgelerinde yakalanip kölelestirilen müslümanlar geldi. Buralara yerlesmek ellerinde degildi. Çünkü köleydiler. Inançlarini açiklayamayan ve ibadetlerini yerine getiremeyen bu müslümanlar arasinda, bir iki nesil sonra maalesef Islâm'dan eser kalmadi.

 

Lima'daki hayat tarzi Islâm'dan çok etkilenmesine ragmen, birçok müslüman dinî kimligini saklamak zorunda kalmis, ibadetine kiyida kösede devam etmis ve hiristiyanlarin tarifiyle “gizli müslüman” olarak varligini sürdürmeye çalismistir. Zamanla bu gizli mensubiyet de kaybolmus ve Islâm Peru'dan tamamen silinmistir.

 

Tarihi belgelere göre, birkaç yüzyil sonra (1850-60 arasi) Latin Amerika kiyilarina çok sayida müslüman Arap akin etti. Bunlarin bir kismi da Peru'ya yerlesti, taninip sevildi, kisa zamanda kamusal ve resmi alanda etkin faaliyet göstermeye basladi.

 

Islâmiyet, Peru'ya daha sonra 1940'larda öz vatanlarinda ugradiklari yahudi zulmünden kaçan Filistinli ve Lübnanli göçmen müslümanlar vasitasiyla ulasmistir. Bu müslümanlar genelde tüccardilar. Zamanla hatiri sayilir zenginler arasina karismis, fakat bu arada islâmî kimliklerini yitirmislerdir. Söz konusu göçmenlerin çocuklari ve torunlari bugün Peru'da hâlâ kalabalik bir nüfus teskil etmelerine ragmen, ne yazik ki çogunda Islâmiyet'ten eser yoktur.

 

Islâm'la yeniden tanisma

 

1980'lerin baslarinda yurt disi seyahatlerine çikan ve müslümanlarla karsilasan Latinler, Islâm'a girmeye baslamislardir. Yeni müslümanlar kisa zamanda müslüman göçmenlerle, Latin topluluklari Islâm'a davet eden etkili birer tebligci halini almislardir. Ekonomik zorluklarla bas etmeye çalisan Latin müslümanlarinin mali kaynaklari sinirlidir.

 

Lima'da yaklasik olarak 100 kadar Perulu yerli müslüman mevcuttur. Bu müslümanlar, son zamanlara kadar namaz kilabilecekleri ve diger Islâmî gerekleri yerine getirebilecekleri bir yere sahip degildiler. Daha önceleri Lima'nin varoslarindan Villa El Salvador'da bir mescit ve San Borja'da bir Islâm Okulu açmislardi, fakat söz konusu mescit bir yil kadar sonra mali yetersizlikler sebebiyle kapandi. Okul ise mutaassip bir hiristiyan olan sahibinin binasini müslümanlara kiralamak istemeyisi yüzünden kapanmak zorunda kaldi. Ardindan Jesus Maria semtinde ikinci bir mescit açmayi basardilarsa da, bir öncekinde oldugu gibi o da finansal sorunlar yüzünden kapandi.

 

Müslümanlar yilmadilar ve sonuçta LAMU (Latin Amerikan Müslümanlar Birligi), onlara cemaatle ibadet edebilecekleri bir mescit açti. LAMU yetkilileri, bu mescide bir bilgisayar, faks, fotokopi makinasi, kaset çalar, televizyon, video kaset kayit cihazi, bir miktar mobilya saglayarak ve küçük bir kütüphane kurarak fonksiyonel bir büro eklemislerdir.

 

LAMU yetkilileri, Lima cemaatine yardimci olma ve destekleme sözü de vermislerdir.

 

Ayrica Tacna müslümanlari da kitap ve Islâmî materyal destegine ihtiyaç duymaktadirlar.

 

***

 

Orasi Nere?

 

Peru, genelde Costa (kiyi), Sierra (daglik) ve Montaña (ormanlarla kapli genis ovalik) diye üç cografi bölgeye ayrilir. Ülke topraklarinin beste üçünden fazlasini Montaña bölgesi teskil eder.

 

Depremler ve yanardag patlamalari Peru'nun basini agritan dogal afetlerdir.

 

Büyük Okyanus'a dökülen kisa irmaklari düzensiz akisa sahiptir. Ama bu çok sayidaki irmaklar, ünlü Amazon'u besler.

 

Peru, koloni dönemindeki göçlere ve etnik karisima ragmen yerli nüfusun hâlâ agirlikta oldugu bir ülkedir. 28 milyon dolayindaki toplam nüfusun yüzde 47'sini daglik bölgede yogunlasmis olan Keçuva yerlileri olusturur. Aymaralarin (yüzde 5,4) yani sira, Amazon Havzasinda da çesitli yerli topluluklari yasar. Öteki iki büyük etnik topluluk ekonomik ve siyasal yasama egemen olan Iber-yerli karisimi (yani Müslüman Endülüs bakiyesi) Mestizolar (yüzde 32) ve beyazlardir (yüzde 12). Siyahlar ve Asyalilar (özellikle Japonlar) küçük azinliklar olarak varliklarini sürdürmektedir.

 

Ispanyolca'nin yani sira Keçuva dili de resmi dil olarak taninmistir. Toplam nüfusun yüzde 70'i Ispanyolca konusur. Aymaralarin büyük çogunlugu kendi dillerini korumustur.

 

Nüfusun yüzde 90'dan fazlasi Katolik mezhebine baglidir. Yerliler arasinda eski dinî geleneklerin izlerine hâlâ rastlanir.

 

Peru, yeralti kaynaklari bakimindan son derece zengindir. Amazon Havzasi, kuzey kiyilarindaki çöller ve dar kita sahanligi, büyük petrol ve dogalgaz yataklarini barindirir. Titicaca Gölünün kuzeyinde zengin uranyum yataklari saptanmistir. Peru; demir, çinko, bakir, bizmut, kursun ve gümüs üretiminde dünyada ilk siralarda yer alir. Öteki önemli madenler arasinda altin, fosfat ve manganez sayilabilir.

 

Okur yazarlik orani yüzde 80-90'lar civarinda, yüksek sayilabilecek bir düzeydedir. Egitim, okul bulunan yerlerde 6-15 yaslari arasinda zorunlu ve parasizdir. Yetiskinlerin egitimine ve teknik ögretime büyük önem verilmektedir. Ülkedeki üniversitelerin sayisi hayli fazladir. Lima'da bulunan San Marcos Üniversitesi (1551) Güney Amerika'nin en eski yüksek ögretim kurumudur.

 

***

 

Peru Gezisi

 

Asagida, San Fransisko'da egitim gören bes müslüman üniversite ögrencisinin baskent Lima'ya düzenledigi gezide edindikleri izlenimleri bulacaksiniz.

 

“Lima'da bir mescit vardi. Mescit olarak kullanilan bina, müslümanlarca donatilmis, 20 odali büyük bir evdi.

 

Baskent Lima'da tahminen 400 müslüman yasamaktadir. Peru'daki müslümanlarin çogu, ailelerine daha iyi ekonomik imkanlar saglamak ugruna vatanlarindan çikmis Filistinliler'le Suriyeliler'den meydana gelmektedir. Bunlar aradiklarini fazlasiyla bulmus gibidirler. Zira Peru'daki müslümanlarin çogu sanayicilikle ugrasan zengin kimselerdir. Fakat dinlerini tam yasamamalari sebebiyle Islâm'dan uzak bir görüntü sergiliyorlar ve çocuklari da ya gayri müslim veya sadece ismen müslüman. Genelde iyi yürekli ve misafirperver insanlar. Ama maalesef kendilerini Islâm'dan uzaklastirmislar.

 

Bazi müslümanlar çok uzak yerlerden, mesela iki saatlik bir uçustan sonra gelinebilen, Sili yakinlarindaki Tacna'dan sirf bizleri görmek amaciyla geldiler. Yirmiden fazla Pakistanli müslüman, esleriyle birlikte bir otobüsle gelmislerdi. Hanimlar tesettüre uygun giysiler giymisler.

 

Cuma namazinda hutbe genelde iki dilde, Arapça ve Ispanyolca okunuyor. Peru'da yasayan birçok müslüman, baslarindan geçenleri ve karsilastiklari güçlükleri asarak nasil müslüman olduklarini anlattilar. Bunlardan çogu, Islâm'in yayilmasi ugrunda samimiyetle mücadele edeceklerini belirttiler. Içtenlikleri hayranlik uyandiriciydi.

 

Yeni müslüman olan Perulular ise, ülkelerinin islâmlasmaya ne kadar yatkin oldugunu anlatmaya çalisiyorlar. Islâm'i kabul etmis birkaç Perulu hanim da, modern dünyada Islâm'in kadinlara neler sunduguna dair sorular yönelttiler.

 

Öte yandan, Peru'ya dünyevi gayelerle göç eden müslümanlarin, kendilerini buna fazlasiyla kaptirmalari sonucu, baskalariyla aralarinda hemen hiç fark kalmamis gibi. Filistin ve Suriye asilli bu insanlar, islâmî kimliklerini kaybedecek derecede erimisler. Islâmî yasantidan uzaklastiklari için bunlarin çocuklari da neredeyse gayri müslim haline dönüsmüsler.

 

Son gün bir piknikte bulustuk. Gelenler, gayri müslim komsularini da çagirmislardi. Hosça zaman geçirdik. Iyi bir deneyim yasadik. Perulu müslümanlar bizlerden ayrilacaklari için üzgündüler. Ama elbette dünyada her seyin bir sonu vardir. Gezilerin de...”

 

 

 

.